İş Dünyasının Yeni Kategorisi
Geçen yılın bilançolarına bakarak kendimizi ve şirketlerimizi değerlendirdiğimiz şu günlerde yayımlanan bir kitap dikkat çekiyor. Dikkat Ekonomisi. Accenture Stratejik Değişim Enstitüsü Direktörü Thomas Davenport ile aynı kurumun araştırma görevlilerinden John C.Beck’in 2001’de çıkan bu kitabı şu günlerde, 2010 başlarında, dokuz yıl öncesinden daha güncel hale gelmiş durumda.
Çünkü bu dokuz yıl içinde karşı karşıya kaldığımız enformasyon miktarı dokuzun milyar katlarıyla bile ölçülemez. Bütün o web sayfalarının, iş planlarının, stratejilerin, kitapların, makalelerin, pazarlama girişimlerinin, ortaklıkların, anlaşmaların, büyüme hamlelerinin ardında ciddi bir sınırlayıcı faktör öne çıkıyor: Dikkatli insan zekâsı. Dikkat, etrafımızdaki karmaşık dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için gerekli olan karar ve adımlar arasındaki kayıp halka olarak karşımızda duruyor.
Her ikisi de aynı zamanda akademisyen olan yazarlar dikkati, “satın alma, yürüme veya başka bir davranışa yönelme öncesindeki karar verme zincirinin bir halkası” olarak tanımlıyorlar. Yazarlara göre, ne ölçüde dikkat çektiğimiz satışlarımıza yansıyor. O mal ve hizmet denizinde sizin ürününüzün fark edilip satın alınması için mahir bir dikkat yönetme ustası olmalısınız.
İkincisi, her gün akan e-postaların, çok çeşitli kanallardan gelerek sele dönüşen enformasyonun sizi oradan oraya sürüklemesine karşı kürek çekebilmeniz için kendi dikkatinizin hâkimi olmak durumundasınız. Üçüncüsü, yönettiğiniz ya da birlikte çalıştığınız kişilerin dikkatlerinin işin gerektirdiği yönden başka mecralara dağılmasını önleyebilmek için dikkatin mekanik değil, organik bir şey olduğunu anlamalısınız.
Kitapta dikkatin ne olduğu, nasıl ölçülebileceği, psikobiyolojisi üzerinde duruluyor; dikkat teknolojileri ve endüstrileri ele alınıyor ve iş yapmanın farklı konularıyla dikkat arasındaki ilişki ortaya konuluyor: E-ticaret ve dikkat; Liderlik ve dikkat; Strateji ve dikkat; Örgütsel yapı ve dikkat. Daha sonra enformasyonu, bilgiyi ve dikkati yönetme konusunda öneriler sıralanıyor. Son olarak da dikkat ekonomisinin geleceği konusuna değiniliyor. Kitap, “gelecekte dikkat satın almak iş yapmanın normal bir parçası haline gelecek” gibi, ilgi çekici öngörülerle son buluyor.
Kitabın bir özelliği de her konuda aralara serpiştirilen ek bilgiler, şemalar ve değişik yazarların görüşlerine “kulak misafirliği”. Böylece okur daha zengin bir bilgi birikimi edinme fırsatı buluyor.
Tüketicilerin, hissedarların, çalışanların ve benzeri grupların dikkati nasıl çekilir ve korunur? Artan seçenekler karşısında dikkat nasıl paylaştırılabilir? Davenport ve Beck Dikkat Ekonomisi’nde bunu çözebilen kişilerin ve şirketlerin başarılı olduklarını örneklerle ortaya koyuyor.
2010’un kendiniz ve şirketiniz için daha başarılı bir yıl olmasını diliyorsanız, Dikkat Ekonomisi ‘nin sunduğu bilgilerden yararlanma fırsatını kaçırmayın.
