Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

İbrahim Tenekeci: ''Amacımız İyiyi İstikrarlı Hale Getirmek''




Toplam oy: 49
Muhit dergisi Türk edebiyatının en genç dergilerinden biri olmasına rağmen yayın hayatına başladığı ilk günlerden itibaren merkeze oturmayı başardı. İbrahim Tenekeci yönetiminde yoluna devam eden Muhit dergisi, geçtiğimiz aydan itibaren güzel bir sürpriz yaparak yine Turkuvaz Medya çatısı altındaki yayın hayatını kitap yayıncılığı ile de taçlandırdı. Yayınevinin genel yayın yönetmenliğini üstlenen Tenekeci ile hem dergiyi hem de Muhit Kitap’ı konuştuk.

 

 

 

 

 

 

 

 

Muhit Kitap nasıl doğdu?

 

Muhit Kitap’ın hem ihtiyaçtan hem de mesuliyet duygusundan doğduğunu söyleyebiliriz. Böylece Muhit dergisinin bir kardeşi dünyaya gelmiş oldu.

 

Yirmi yılı aşkın bir zamandır kitap işiyle ilgiliyim. Muhteva ve tasarım konusunda belli bir tecrübeye sahibim gibi görünüyor. Fakat iş sadece bunlarla bitmiyormuş. Baskı aşaması, matbaa süreci, dağıtım gibi teknik konularda kendimi biraz daha geliştirmem gerekiyor.

 

Her fırsatta kullandığım bir söz var: “Görevden kaçılmaz, yalnızca ertelenir.” Muhit Kitap’taki durumum biraz budur.

 

Muhit Kitap nasıl bir yayıncılık politikası izleyecek, yakın zamandaki hedefleri neler?

 

Yayınevimizin önceliği kendi insanımıza kendi edebiyatımızı, kültürümüzü sunmaktır. Aziz milletimizin bin yıllık birikimini bütün gücümüzle günümüze getirmeye çalışacağız. Popüler olanı değil, kalıcı eserleri tercih edeceğiz. İlk yüz kitaba ulaştığımız vakit, bizim de simamız tam manasıyla ortaya çıkmış olacak.

Muhit Kitap bir yayınevi olarak nasıl kitaplar basacak? Sadece şiir ve öykü mü, yoksa başka eserler de basacak mısınız?
Yayınevinden ziyade bir kütüphane kurma gayreti içindeyiz. Edebiyattan fikriyata, tarihten psikolojiye kadar geniş bir ilgi sahamız olacak. Yine, ortak kabul görmüş birçok ismin külliyatına ev sahipliği yapacağız. Şu anda yetmiş civarında hocamız birkaç projenin parçası olarak Muhit Kitap’a eser hazırlıyor. Sadece bu kadarını söylemiş olalım.
Türkiye’deki yayıncılık hakkındaki düşünceleriniz neler? Muhit Kitap’ın buradaki farkı nedir?
Uzun yıllardır kitap dünyasının içindeyim. Olumsuz örneklerden ziyade güzel şeylerden bahsetmek isterim. Ülkemizde iyi kitaplar yayınlanmaya, güzel işler ve yeni isimler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Adeta bir mektep haline gelmiş yayınevlerimiz var.
Muhit Kitap’ın bir farkı olacak mı? Belli sayıda esere ulaşmadan yüksek sözler söylemek istemem. Amacımız, iyiyi istikrarlı hale getirmektir. Bunu başarıp başaramayacağımızı ise zaman gösterecek. Birkaç yazarla ayakta duran yayınevleri biliyorum. O çatı altında rızkını temin eden insanlar var. Muhit Kitap, kimseyi tedirgin etmeyecek ve yıkıcı davranmayacaktır. Sadece günü değil, sonu da düşünüyoruz.
Son yıllarda yayıncılık bir sektöre, bir endüstriye de döndü. Siz buradaki nicelik, nitelik farkını nasıl yorumluyorsunuz?
Kitap bahsine sektör olarak bakanlardan değilim. Bu kelime bana endişe veriyor. Muhit Kitap, yayıncılık sektörünün veya kültür endüstrisinin değil; bir derdin, bir davanın parçası ve taşıyıcısı olmak istiyor. Kitaplarımızı buna göre seçtik, seçiyoruz. Her türlü ticari kaygının uzağındayız. İleride ne olur, bilemem. Bugün için bu böyledir.
Hünerden, emekten, bütünlükten yanayız. İşini en güzel şekilde yapıp geri çekilen isimleri savunuyoruz. Yamalı bohça gibi bir yayın kataloğumuz hiçbir zaman olmayacak inşallah.
Daha önce yaptığınız dizi editörlüklerinizde birçok genç şairin ve yazarın ilk kitabını bastınız. Bu isimlerin bir kısmı da artık kırklı yaşlarındaki önemli edebiyatçılar oldular. Bu anlamda, evvelden beri sürdürdüğünüz genç isimlere destek verme politikasını Muhit Kitap’ta da sürdürecek misiniz?


Genç kalemlerin ilk eserlerini yayınlamak öncelikli vazifelerimiz arasında yer alıyor. Fakat bunu adam toplamak adına değil, edebiyatımıza yeni isimler ve eserler kazandırmak için yapacağız. Şunu da söylemeden geçmek istemem: Sayısını bilmediğim kadar ilk esere vesile oldum. Şimdi daha temkinliyim. Artık ‘keşke’ kelimesiyle başlayan cümleler kurmak ve derin pişmanlıklar yaşamak istemiyorum.
Önümüzdeki aylarda hangi isimlerin hangi eserlerini okuyacağınız, birkaç sürpriz isim verebilir misiniz?
Mutfak konusunda ketum biri olduğum bilinir. Yine de biraz ipucu verelim: Arif Ay, Dursun Çiçek, Sibel Eraslan, Muhsin Macit, Mustafa Ruhi Şirin, Turan Karataş gibi ortak kabul görmüş birçok ismin bütün eserleri yayınevimizden çıkacak. Ayrıca uzun soluklu bazı dizilerimiz ve sürprizlerimiz olacak. Özetle: Seçkin bir toplam oluşturmak, millet hayatına katkı sağlamak ve medeniyetimizi tahkim etmek gayesiyle yola çıkmış bulunuyoruz


Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.