Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Şiir


Şiir / İlhan Berk

BİR KIYI KAHVESİNDE




Toplam oy: 713

Gün ağarmıştı. Adaçaylarımızı söylemiş miydik?
Üç kişi bir köşede oturmuş ağ yamıyordu
Kimimiz aznif oynuyor, cıgara üstüne cıgara
yakıyordu kimimiz. Sanki dünya durmuştu
öyle dalmış gitmiştik. Kendi kendimizdik.
Bir sürü kırlangıç dışarıda camlara vuruyordu.
Birden bir ses, yüzüne karışmış bıyıkları
        -    Deniz çekildi, dedi. Hepimize tutup
denize gezdirdiği gözlerini. Büyük
bir boşluk bırakıp sonra da arkasında
Kalktı.
        Biz işte o zaman gördük onu
ve çekilen denizi.
        O zaman çıktık kendimizden

Dışarda bir dilim ekmek gibiydi gök.



  Mahmut Temizyürek

İlhan Berk (1918- 2008): Şair insan nedir? Bir genelleme yapmak yerine İlhan Berk’in şiir evreninde, kendiiçin yaptığını düşünmek daha doğru olacaktır. “Şairin toprağı, insanlar, sıradan bitkiler, hayvanlar, dur durak bilmeyen gökyüzleri, çığırından çıkmış güneşler, sevgilinin yüzü, demirin, tiftiğin işlenişi, yüreğin derin ırmağı, bir yaprağın hayatı, denizler, Süleyman’ın ezgileri, Muhammed’in çocukluğu, kuş sürüleri, gettonun göbeği olan Delancy, labirentler, kargaşa, emeğin ve cinselliğin tarihi ve yosunlar ve akşamüstleri ve ormanlar ve Homeros ve terör ve günbatımları ve acının ve ölümün ve karasevdanın yatağıdır.Nuh’un gemisine aldıklarıdır.”

Evrenine her sabah taptaze uyanan şair olduğu bilinci ona bir bakış verir: “Dünyaya, dünya ile benim arama hiçbir şey koymadan bakarım.” Bu bakışın ruhu her zaman şaşırmaya açık, merakı her zaman diridir. Bu, kendini gerçekleştirmiş bir yaşama tarzı, dahası yaşama tutkusudur. Belki de bu nedenle ölümü anlamadığını yazar. (Ölüm üzerine birçok güçlü şiiri vardır oysa. “Uzat ellerini, küçük sürgünüm/Uzat bana/El eledir çünkü aşkla ölüm”) Tutkuları için libidinal enerjisini her zaman diri, canlı tutabilmek için, büyüksemenin ağır yükünden kurtarmıştır benliğini. Bunu evrenindeki genişlikten, uzak ve yakın dünyaları birleştirirkenki güçlü soyutlama yeteneğinden anlıyoruz.

Bir de daha somut bir şeyden: Şairin patatesle ilgili bir yazı serüveni vardır. Onu burada anmak, büyüksemenin ağır yükü konusunda şairi tanık tutmayı sağlayacaktır. Bilindiği gibi, Berk Sözlüğü’nde olumsuzlanan tek varlık Patates’tir. “Patates’i sevmem” diye başlar düzyazı şiir, ve şöyle biter: “Anlayacağınız bir kişiliği yoktur patatesin/ Patatesi sevmem”. Üçüncü şahıslara, okuyanlara Patates bir güzel aşağılanmıştır bu şiirde. Patates’e seslenişi de aşağılayıcıdır, “bu” ya da “o”dur” Patates. Bu şiirin tarihi 1978’dir. Bu şiire, şair, 1988 baskısında bir “ek” yapmıştır. O ek şudur:

“Sevgili patates, bu eki seni çok karaladığım, çok kötülediğim için düşünüyorum. Bu 1998 yılının Eylül ayının öğle sonunda –yıllar, yıllar sonra- senden özür diliyorum. Biliyorsun, kişiliğini korumadığın, uluorta her şeye karıştığın için seni sevmediğimi söyledim. Ben ki bu yeryüzünün nice sıradan nimetlerine övgüler düzdüm de, bunu senden, yalnız senden esirgedim. Senin kendini hiçe saymana, ona sahip çıkmamana, dağılmana, harcatmana, öfkelendim, kızdım.

Ama işte neden sonra, senin asıl büyüklüğünün bu sıradanlıkta, bu paylaşımda, bu yitişte olduğunu anladım. Böylece de asıl kişiliğinin bunda yattığını gördüm. Bunun için de kendini beğenmiş, bir ona sarılmış kulunu bağışla. Elinden tut onun: tut ki bu dünyaya bir anlam vermenin bu sıradanlıkta, bu yitişte olduğunu anlasın. Hoşça kal.”

Bu “ek”, bu özür, şairin yalnızca bir jesti değil, poetikasındaki belirgin bir özelliğin tutarlılık arayışıdır. O özellik ise, çok sevdiği, her fırsatta andığı ve yorumladığı şair Homeros’ta var olan, belirgin şu özelliktir: İlyada ve Odysseia’yı okuyanlar bilir, Homeros’un yerdiği, aşağıladığı, eleştirdiği hiçbir insan, bir topluluk, bir düşünce, bir tutum, bir hayvan, bir silah, bir bitki, bir eylem yoktur. Evrendeki her şeye olan biten her şeye aynı özenle yaklaşır şair. Daha doğrusu, o insanın, o şeyin kendisi için düşündüğü, uygun bulduğu iyilik anlayışının içinden görür o kimseyi, o şeyi. Oysa kötülüklerin, savaşın, ölümün, şiddetin, başa gelebilecek her türlü belanın, trajik olanın destanıdır bu eserler. Eserdeki olumsuz yakıştırmalar, çatışan güçlerin birbirlerine karşı nitelemeleridir, Homeros’un değil. Bu özellik, Homeros şiirinin karakteristiğidir. Bunu iyi anlamış ve uygulamış iki kişi: Biri İlhan Berk, öteki Yaşar Kemal’dir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şiir Yazıları

 

Riitta Cankoçak

bilmece

 

kadın derin bir devlettir

atlarla gider

yosunlarla döner her gece.

CÜMLE HAYAT

Soner Demirbaş

 


Yem olmamak için azgın fırtınaya, sığınmıştım bir ardıcın kovuğuna

 

Gonca Özmen

 

BÖLÜNMELER

 

Kusura, vardım 

Benimdir dedim bu eski söz

 

Kime açıldıysa kapılar 

Kapananı benim dedim

 

Beni bir avuntudan oldurmuşlar 

De ki sıkıntının içini oymuşlar 

Böyle böyle sezdim dilin de sabrı var 


Buyur, karıştır çekmecemi,

sana yazdığım şiiri bul.


Atmakta üstüne yok; hay hay,

fırlat yere, onca kelimeyi.


Sina gelir, süpürür.


***


Seni salıncağa..  

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.