Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Şiir


Şiir / Metin Cengiz

XVII-GECE OLUR, UD ÇALARDI YILDIZLAR




Toplam oy: 613

a
Gece olur, ut çalardı yıldızlar
Bakır renkli sularla akardı gök
Ay tülden giysisine bürününce

Sabah olur kaybolurdu hece hece
Çocukluğu elmasa çeviren gece
Düşünceleri soyunca giysisinden

Büyürdü kuşların ovası

Derin dağlar arasında

Ceketini sırtına atınca yollar

b

Geçmiş gelecek bugün, o sonsuz ürperti

İçimizdeki esinti o soyut türkü

Biçimleyen sestir bizi derinden

    (Çocukluk ve Kır Şiirleri’nden)



  Mahmut Temizyürek

Metin Cengiz  (1953) ve 80 Kuşağının birçok şairi, Türkçenin büyük şiir birikimin havuzunda yetişti. 80 öncesinde eylemin ateşli sözlerinin büyüsünde kalmışlardı. Düşünce ve davranışlarında “biz”i bir kutsal umut hanesine çıkarıp “ben”i bastırarak ortaklaşa kalkışmanın dünyasına katılabileceklerine inanmışlardı. Şiir, bu inanca hizmet ediyorsa vardı, yoksa beyhude bir çabanın anlamsız ürünü olarak algılandı, 80 öncesi şiire başlayanlar arasında. Kaba politik bakış şiirin hassas dokusunu ezmiş,  kendine özgü evrenini hoyratça örtmüştü. 80 sonrasında kendi sesinden ya da birkaç çığlıktan başka kimsenin sesinin duyulmadığı faşist, kaotik ve atomize bir evrene düştü şair. Travmatik bir yaşantının ortasına. Özelliğini tanımadığı kendi sesinin muğlak da olsa karşılığını bu havuzdaki seslerde aradı. Havuzda yararlanılacak her türlü ses ve şiir malzemesi vardı. Bu malzemeler şahsi bir deneyimden doğmuş olsa da şiirin büyük kazancıydı kuşkusuz. Ama şiirin “şahsi” olduğu gerçeğini kavradıkları anda havuzdan çıkmak, havuza ait etkilenmeleri içselleştirip benliklerine uygun hale getirmek, başka deyişle şahsileşmek çabaları şiirsel çırpınışlarının asıl yönü ve belki de biricik devinimi oldu.
Metin Cengiz, bu şairlerin en hamaratlarındandır. Sonsuzluk Çiseler Durgun Sularda adlı Bütün Şiirleri 1’deki son iki kitabı Şarkılar Kitabı ve Gençlik Çağı  etkiyi en aza indirmek ve kendi sesini, onun deyimiyle “imla ve ünlem”ini kurma çabasında hayli emek yoğun çalışmalar olabildi. Gençlik Çağı adlı yapıtı kendi sesini en iyi bulduğu çalışması oldu. Bu kitapta, hem ukdesinin kaldığı yere geri dönüşü hem de yeni bir başlangıcı vurgulayarak başlıyordu: “bir zaman gelecek anılmayacak yol eri/ kitaplarda yazılı büyük sır yayılacak/ sokaklarda, çalgıcı tınlatacak kadehini/ selamlar toplayacak şirden şair, aynaya/ tertemiz yüreklerdeki gür görüntü düşecek/ yepyeni fırtınalarla yeniden lavlayacak/ kanını, bu gençlik çağı olacak şairin”. Şiirde hem şahsilik hem de başlangıçtaki devrimci ukde, yeni bir heyecanla anılıyor ve temiz bir sayfa açmaya kararlı bir birey beliriyor. Gençlik Çağı’nın son bölümü olan “Meseller” ise “erken” ustalaşmış bir şairin hikmet denemeleri olarak okunabilir.

Metin Cengiz’in yeni dosyasından aldığımız bu şiir, şairin ömür çağlarına olan ilgisini sürdürmesinin yeni bir temsili. Giderek daha lirik, daha yalın, daha şahsi ve daha pastoral.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şiir Yazıları

 

Riitta Cankoçak

bilmece

 

kadın derin bir devlettir

atlarla gider

yosunlarla döner her gece.

CÜMLE HAYAT

Soner Demirbaş

 


Yem olmamak için azgın fırtınaya, sığınmıştım bir ardıcın kovuğuna

 

Gonca Özmen

 

BÖLÜNMELER

 

Kusura, vardım 

Benimdir dedim bu eski söz

 

Kime açıldıysa kapılar 

Kapananı benim dedim

 

Beni bir avuntudan oldurmuşlar 

De ki sıkıntının içini oymuşlar 

Böyle böyle sezdim dilin de sabrı var 


Buyur, karıştır çekmecemi,

sana yazdığım şiiri bul.


Atmakta üstüne yok; hay hay,

fırlat yere, onca kelimeyi.


Sina gelir, süpürür.


***


Seni salıncağa..  

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.