"LGBT içinde trans erkekler görünmez durumda"


Türkiye’de “öteki” çok muallakta bir kavram. Çünkü her an yanınızdakine göre “öteki” olabilirsiniz. Sağınızdakinin ötekisi, solunuzdakinin, dilinizin, cinsiyetinizin, inancınızın… Genellikle “öteki” kavramı daha çok ayrımcılığı temsil eder. Ama bunun dışında egemen olanın diline karşı duruş da “öteki” olarak tanımlanır; öteki medya, öteki kuram, öteki düşünce gibi. Ama ayırımcılık ya da başka bir yeri işaret etse de en temel nokta farklılıktır. Tabii bu genel “öteki” tanımları içersinde de “öteki” olmak, yine ülkeye özgü olmasa da nazar boncuğu gibi durur yakamızda. Ötekinin ötekisi olmak…
Aras Güngör’ün kaleme aldığı Öteki Erkekler kitabı, tam ötekinin de ötekisi olma durumunun özeti. Çünkü trans erkekler üzerine LGBT’nin de kapsamlı bir araştırması ve çalışması bulunmuyor.
Öteki Erkekler, ikili cinsiyet sisteminin kadınlık ve erkeklik hatlarını çizen, toplumsal cinsiyet duvarlarında oyuklar açan yedi trans erkeğin deneyimleri ile geçiş sürecinde olanların yararlanabileceği bir rehber ve konu üzerine başlıca kavramların açıklamalarından oluşmakta.
Türkiye'nin farklı bölgelerinden, farklı etnik, ekonomik ve sosyal alanlarından gelen trans erkeklerin aile, eğitim, sağlık, hormon kullanımı, trans geçiş ameliyatları, hukuki süreçleri ve gündelik hayatlarına dair deneyimlerini içeren Öteki Erkekler'de daha önce dinleyemediğiniz ama aşağı yukarı tahmin edebileceğiniz ama bir o kadar da çarpıcı hikâyeler anlatılıyor.
SUZAN DEMİR
Bu kitabı hazırlamaktaki temel ihtiyaç neydi?
Öncelikle trans erkeklerin var olduğuna dikkat çekmekti amacım. Trans deyince insanların aklına yalnızca trans kadınlar geliyor. Trans erkeklerin sorunlarını gündemleştirmek ve hikâyelerini birbirlerine taşımak gerekiyordu. Daha önce böyle bir çalışma yapılmadığı için de birbirimizin sesini duymaya ihtiyacımız vardı.
Bu sorunların başında neler geliyor?
Trans erkekler eğitim, sağlık, istihdam gibi birçok alanda zorluk yaşıyorlar. Trans geçiş sürecinde yeterli donanıma sahip hastane ve sağlık personeli yok. Bu yüzden çoğu zaman sağlıksız koşullarda süreçler ilerliyor. Eğitim alanında yaşanan ayrımcılıklar nedeniyle eğitim hayatı yarıda kesilmek zorunda kalabiliyor. Kimlik rengi nedeniyle, sürekli tedbir alarak, hayatlarını belli bir alanda sınırları çizili olarak yaşıyorlar.
Konuştuğunuz kişileri seçerken nasıl bir yöntem izlediniz? Benzerlikler ya da farklılıkları gözettiniz mi?
Olabildiğince farklı portreleri yansıtmaya çalıştım. Yaş, eğitim durumu, yaşadığı şehir, trans geçiş süreci farklı olan kişilere ulaşmaya çalıştım. Trans olmaları nedeniyle elbette ortak noktaları olmasına rağmen aynı duruma bakışları, o durumu algılayışları farklı. Görüşmecilerin tek ortak özellikleri cinsiyet kimlikleri.
Ortaya çıkan çalışmada nasıl benzerlikler vardı ya da farklılıklar? Kişisel deneyimler toplam sorunda farklılıklar yaratıyor mu?
Benzer bir nokta olarak eğitim hayatından bahsedebiliriz. Görüşmecilerin neredeyse hepsi okula giderken etek giymek zorunda olmalarından şikâyetçi. Aileye açılırken yaşanan kaygıların da benzer olduğunu söyleyebiliriz. Ancak genel olarak baktığımızda her görüşmecinin farklı bir alanda yaşadığı olaylar kendileri için en sorunlu konu oluyor. Örneğin biri en önemli sorununu kimliğini değiştirmek olarak tarif ederken bir başkası en önemli sorun olarak ameliyat sürecini listenin başına yerleştiriyor.
Sorunlar genel ekseni itibariyle eğitim, sağlık, aile ve hukuk temelinde ele alınmış. Peki, bu toplamın dışında farklı etkenler de karşınıza çıktı mı kitabı oluştururken?
Kitabı hazırlarken yaşadığımız en büyük sorun aslında daha önce böyle bir çalışma yapılmamış olmasıydı. Nasıl bir yöntem izleyeceğimiz konusunda elimizde bir veri bulunmuyordu. Bu anlamda en önemli avantajımız ise görüşmecilerin kendilerini rahat hissetmeleri ve samimiyetleriydi. Bu eksenin dışına çıkarsak görüşmecilerden birinin bahsettiği gibi “trans olmak ayrımcılık yaşama endişesini sürekli taşıyor olmak demek”, bu birçok transın günlük hayatında kaygı duymasına ve güvensizlik yaşamasına neden oluyor. Birebir ayrımcılığa uğramak kadar ayrımcılık yaşama endişesi de bir o kadar önemli.
Peki, LGBT hareketin tarihi ve yapısı içerisinde trans erkeklerin konumu nedir?
LGBT hareket içinde trans erkekler görünmez durumdalar. Maalesef hareket bazı konulara sıkışıp kalmış durumda ve haklar arası bir hiyerarşi söz konusu. Seks işçiliği, polis şiddeti gibi konular gündemdeyken trans erkeklerin seslerini duyurması zor oluyor. Hareket içinde verebileceğimiz tek örnek olan Voltrans Trans Erkek İnisiyatifi internet sitesi üzerinden uzun zamandır trans erkeklere yardımcı olmaya çalışıyor.
Bu konuda var olan hikâyeler ışığında nasıl bir çözüm çıkıyor sizce ortaya?
Türkiye’de LGBT bireylerin somut birtakım talepleri var. Anayasa’nın eşitliği düzenleyen maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadelerinin eklenmesi, ayrımcılık, nefret suçları yasalarının yapılması gibi. Bu taleplerin dışında toplumsal anlayışın değişmesi için medyanın da, ders kitaplarının da, sağlık çalışanlarının da, kısacası hepimizin cinsiyet algısını değiştirmesi gerekiyor. LGBT bireylerle ilgili önyargılarımızı hepimizin sorgulaması gerekiyor.
Bu önyargılar hali hazırda tartışılmaya başlandı ya da belli bir kesim tarafından tartışılıyor, yayılıp yayılmadığı tartışma konusu. Fakat bu çalışmayı yaparken yayınlatma konusunda hiç çekinceniz oldu mu?
Bu çalışmanın önemli bir ihtiyaca yanıt vereceğini düşünerek yola çıktık, bu alanda yazılan ilk kitap olması nedeniyle de dikkat çekeceğini düşünmüştük, iyi bir şey yaptığımızı ve ortada kalmayacağını biliyorduk. Tahmin ettiğimiz gibi de oldu, Sel Yayıncılık kitabın yayınlanması konusunda beklediğimizden de hızlı davrandı ve LGBT serisinin üçüncü kitabı olarak “Öteki Erkekler”i yayınladı.
Bu tür çalışmalar çok sık rastlanmadığından ki emsali olmadığından söz ettik. Bir de bu işin edebi yönü var. Edebiyatta aklınıza gelen trans ya da LGBT hikâyeleri var mı? Ya da sizce bu konuda herhangi bir tür var mı? Bu anlamda edebiyatın yaklaşımı nasıl, hem dünya hem de Türkiye açısından?
Aslında eşcinsel edebiyattan bir nebze de olsa söz edilebilir. Ama trans karakterlerin konu olduğu çok fazla edebi eser bulamıyoruz, hatta benim aklıma gelen sadece Mehmet Murat Somer’in Hopçikiyaya serisi. Trans varoluşu edebi olarak yaratıcılığa açık bir alan, sadece edebiyatta değil tüm sanat dallarında yeterince dikkatli gözlerle bakılmamış bu anlamda ıskalanmış, hak ettiği yeri bulamamış bir konu.
Peki kime hitap etmeli bu kitap?
Kitabın toplumsal cinsiyet, kadınlık, erkeklik üzerine düşünen, soru soran herkes için zihin açıcı olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra trans erkekler için hem süreç hakkında bilgilenecekleri bir rehber hem de birbirlerinin hikâyelerini okuyacakları bir kitap olması açısından da önemli.
Yorumlar

Türk Edebiyatı'nda sadece (Bazuka adlı kitaptaki) bir öyküde geçiyor trans erkekliğe dair bir şey (başarısız bir örnek maalesef) ; ama Dünya Edebiyatı'nda Türkçe'ye de çevrilmiş birkaç örnek var: [Stone Butch Blues] Sevici Türküsü, Trompet; çevrilmiş güzel iki roman. Üstelik basım tarihleri de yeni değil.
İnsan hikayesi okumak isterseniz, trans erkeklikle ilgili hiçbir şey bilmiyorsanız, kolay okunacak bir başlangıç kitabı "öteki erkekler". Daha fazlasını bilmek isterseniz "transsicko"yu googlelayın, trans erkeklikle ilgili akla gelebilecek tüm soruların cevabı orada toplanıyor.
Yeni yorum gönder