Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

"Efsanelere inanmayın, Türkiye'de kişi başına 5.6 kitap düşüyor"



Toplam oy: 1082

 

Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri ve yazar Metin Celâl, Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki'nde yer alan "Okuduğum Kitaplar" adlı köşesinde  "Bir şehir efsanesi ve durum değerlendirmesi" başlıklı, ayrıntılı bir yazı kaleme aldı.

 

 

"Efsane şöyle; “Japonya’da kişi başına 25 kitap, bizde ise 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor. Bu şehir efsanesine yaygın olarak inanılıyor, hiç soruşturma gereği duymadan bilim adamları bile bu bilgiyi konuşmalarında kullanıyor" diyen Celal, sözlerini "Geçtiğimiz yıllarda doğru bilgiye hızlı bir biçimde ulaşmak mümkün olmadığı için bu efsaneye karşı pek bir şey diyemiyorduk ama Türkiye’de e-devlet uygulamalarının artması sonucunda Kültür ve Turizm Bakanlığı da, Milli Eğitim Bakanlığı da birçok bilgiyi paylaşıyor" diye sürdürüyor.

 

 

Metin Celal'in aktardığına göre, 2010’da 34.363 çeşit kitap yayınlandı. Bu kitaplar için 214.414.289 adet bandrol satın alındı. Milli Eğitim Bakanlığı da 2010 yılında ilk ve orta öğretim öğrencilerine 193.925,000 adet ücretsiz ders kitabı dağıttı.

 

 

2010’da toplam 408.339.289 adet kitap üretildi. 96 sayfaya kadar eğitim amaçlı ve çocuk kitaplarına ilgili yönetmelikle bandrol alınması zorunluluğu olmadığı için yaklaşık 50 milyon adet civarında olduğu tahmin edilen çocuk ve yardımcı kitaplar hesaplamaya dahil edilmemiş. Bandrolsüz satılan kitaplar ve korsan yayınlar eklenince gerçek rakam çok daha büyük, belki de iki katına yakın. 

 

 

Kişi başına 5.6 kitap

 

 

Yazı şöyle devam ediyor:

 

 

"Son nüfus sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 72.561.312. Çarpar bölersek 2010 yılında kişi başına 5.6 kitap düştüğünü buluyoruz. 

 

 

2009’da 353.599.457 adet kitap üretilmişti. Bu rakamlara göre 2010’da Türkiye’de yayımlanan kitap çeşidi % 9.38, üretilen kitap adedi % 15.48 artmış oluyor. 2007’de 280.708.153 adet, 2008’de 298.651.407 adet kitap üretildiğini hatırlarsak her sene düzenli olarak kitap üretiminin arttığını söyleyebiliriz. Aynı şekilde, üretilen başlık adedinde de bu yıl ciddi bir artış söz konusu. 2007’de 32.150 çeşit,  2008’de 32.342 çeşit, 2009’da 31.414 çeşit kitap yayımlanmıştı.

 

 

ISBN Ajansı türlere göre bölümlemeyi “Genel Konular, Felsefe ve Psikoloji, Din, Toplum Bilimleri, Dil ve Dilbilim, Doğa Bilimleri ve Matematik, Teknoloji, Sanatlar, Edebiyat ve Retorik, Coğrafya ve Tarih” başlıkları altında yapıyor. 2010’da yayımlanmış 34.363 çeşit kitabın 12766 çeşidinin “Edebiyat ve Retorik” olduğunu anlıyoruz. “Edebiyat ve Retorik” başlığı altında yayımlanan kitapların 9705’i telif, 3061’i çeviri esermiş. Yani çeviri oranı %24.  “Retorik” denilerek neyin kast edildiğini anlayamadığımızdan edebiyat eserlerinin sayısına ulaşamıyoruz. Kaç tanesinin roman, kaçının şiir, kaçının hikâye olduğu bilgisi ise yok. Sektörün kullandığı başlık sistemine göre ayrıntılandırıldığında sanırım bu çok önemli istatistiklerin faydası daha da artıracaktır.

 

 

Neyse ki eleştirmen Ömer Türkeş her yıl yayınlanan Türkçe romanların istatistiğini tutuyor. Hürriyet’te yayınlanan Sefa Kaplan imzalı habere göre (10.01.2011) 2010 Türk romanının en üretken yılı olmuş, 570 roman yayımlanmış. Bunların 300’ü ilk romanlarmış. Bu sayı 2009’da 453’tü. 2000’li yılların başından itibaren Türk romanı yayın sayısı açısından her yıl rekorlar kırıyor. Rakamlar şöyle; 2000’de 140, 2001’de 140, 2002’de 219, 2003’de 232, 2004’de 314, 2005’de 345, 2006’da 415, 2007’de 389, 2008’de 416. Yazık ki her yıl daha çok roman üretilmesi satışlara aynı şekilde yansımıyor. Çok satanlar bildik birkaç ismin arasından çıkıyor. 

 

 

D&R Kitabevleri’nin 2010 en çok satanlar listesinde dört Türk romanı yer alıyor. Bunlardan da ikisi 2010’da yayımlanmış; Sinan Yağmur’un Aşkın Gözyaşları (Karatay) ve Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası (Everest). Geçtiğimiz yıllarda yayımlanıp hâlâ çok satan iki kitap da Serdar Özkan’ın Kayıp Gül’ü (Timaş) ve Elif Şafak’ın Aşk’ı (Doğan Kitap). Yılın en çok satan kitabı Hanefi Avcı’nın Haliç’te Yaşayan Simonlar’ı (Angora) olmuş.   

 

 

Yayıncılık verileri

 

ISBN Ajansı’nın verilerine göre 2010’da 1701 yayınevi faaliyet göstermiş, ISBN almış. En çok yayıncı İstanbul’da (468), İstanbul’u Ankara 370 yayıncı ile izliyor. İzmir’de 107, Konya’da 66, Adana’da 35, Bursa’da 34, Samsun’da 29, Denizli ve Erzurum’da 25, Eskişehir’de 24 yayıncı var. Düzce, Tunceli ve Hakkari’de hiç yayıncı yok. 11 ilimiz de ise sadece birer yayıncı var. Bu verilerin ayrıntılarına girdiğimizde “yayıncılıktan çekildi” denilen devletin Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla Türkiye’deki kitap üretiminin neredeyse yarısını (%48) üretmesini ya da ürettirmesini önemli bir sorun olarak vurgulamalıyız. Devletin bir sektörde bu kadar büyük bir ağırlığı olmasına Başbakan Tayyip Erdoğan ne der, merak ediyoruz. Bunun yanında illerdeki yayınevlerinin çoğunun da valilikler, belediyeler ya da il kültür müdürlükleri olduğunu biliyoruz. İstanbul, İzmir gibi ciddi yayıncılık yapmaya çalışan birkaç belediyeyi bir yana bırakırsak çoğu yayının yeni bir tür nemalanma aracı olduğunu, kitap hazırlatma yöntemiyle yandaş ajanslara ve matbaalara iş yaratıldığını da biliyoruz. Ankara’daki 370 yayıncının büyük çoğunluğunun da kamu kurumu olduğu anlaşılıyor. 

 

Yıllardır Türkiye’de satışta bulunan kitapların aylık katalogunu yayınlayan Türdav’ın yaptığı son araştırmaya göre 2010 Kasım ayı itibariyle ülkemizde faaliyetini sürdüren yayınevi sayısı 1620 ve bu yayınevlerinin 1.988 markası var. Bu yayınevlerine ait 136.257 Türkçe ve 3.158 yabancı dilde olmak üzere toplam 139.415 kitap çeşidi halen satışta. Bu kitapların 108.826 çeşidini (%80) İstanbullu yayınevleri, 24.182 çeşidini (%18) Ankara, 1458 çeşidini (%1) İzmir, 1631 çeşidini (%1.2) Konya, 222 çeşidini Adana, 1238 çeşidini Bursa, 67 çeşidini Samsun, 172 çeşidini Erzurum üretmiş.  10.383 satış noktasında (kitapçı, kırtasiyeci, market, dağıtımcı vb.) kitap satılıyor. Ülkemizde, kitapları halen satışta olan yirmi bin; yerli, yabancı (müstear adlar dahil) yazar var. "

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.