Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Editörden: Daha çok akşam haberi, daha demli çay




Toplam oy: 1654

Adınız, cisminiz her ne ise, her ne renk ve kumaştan giyinmeyi seçiyorsanız, yolda yürüyen adama sinirlendiğinizde ağzınızdan hangi kelimeler dökülüveriyorsa... Hep biraz da siyasi. Değil mi ki, bir fabrika işçisini bembeyaz kıyafetler içinde pek de göremezsiniz. Ya da Muhammet ile Deniz Devrim'in düğün daveti geçse elinize, her zamankinden bir saniye daha fazla düşünüp, parçaları bir araya getirmeye çalışırsınız.



Sadece bu değil. Şehrinizdeki binalar. Otoyollarınız. Taksicilerin en favori şarkıları. Akşamları, sokaklarınızda dolaşan insanların sayısı. Bulvarlarda, aşıklarınızın hal ve hareketleri. Devlet daireleri. Bayraklar. Akademi. Tiyatro salonlarının doluluk oranı. Mahallenizden bir teyzenin, bir sigara tüttürdüğünde yakınmaya başladığı dertleri. Okuduklarınız. Yazılanlarınız. Edebiyatınız.

 

 

Kafanızı nereye çevirseniz, siyasetin sihirli ve nemrut varlığının kokusunu alabilirsiniz. Bugün bir saat akşam haberlerini dinleseniz, akşam çayınızı biraz daha demli koyarsınız. İşte siyaset, akşamınızda!

 

Ve siyasetten en doğrudan etkilenen alanlardan birinin edebiyat olduğunu görmek işten değil. Bir yazar size kendi gözüyle gördüğü, kendi burnuyla kokladığı ve kendi kulağıyla duyduklarından başka ne anlatsın? Hal buyken, SabitFikir olarak düşünmek zorundaydık: Bugünkü kutuplu, nefretli siyasi ortamımız Türkiye'de edebiyatı ne yöne çekecek? Renk skalamıza neler eklenecek, nerelere doğru yöneleceğiz?



Sibel Oral çok kişiye sordu bu ve bunun gibi pek çok soruyu. Siyasi tarihimizin edebiyatımıza ne notlar düşeceğini (bizim gibi) merak edenleri, koskoca bir kapak çalışması bekliyor.

 

 

 

 

 

(Fotoğraf: Ertuğrul Yalçın)

 

 

 

 

 


Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.