Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Fotoğraf // Yaz okumaları




Toplam oy: 162
Bu yaz, fotoğraf çekmek kadar, fotoğraf okumakla da geçsin. Hatırası bol bir yaz olsun.

Kusur: Türkçede herhangi bir konuda yaptığımız yanlışı anlatan ya da hatamızı belirten bir kelime. Toplumsal yaşayışımızda ve bireysel ilişkilerimizde de bu sözcükle daima karşılaşırız. Aslında, günlük yaşamımız içinde sıkça kullandığımız biçimi ise, “Kusura bakma”dır. Bu, negatif bir anlam içeriyor gibi görünse de, ilişkilerde kişiye özel bir alan açar. Ve ilginç bir biçimde, bir durum kabullenmesiyle birlikte, karşı taraftan istenen bağışlayıcılık talebini de bünyesinde barındırır. Oysa sanat kusuru kaldırır. Hatta kusurlu sanat, bazen daha çok ilgi çekebilir. Günümüzün modern/çağdaş sanat anlayışı doğrultusunda üretilmiş fotoğraflarda yer alan bilinçli kusurlar, yapıt okumalarında bazen pozitif bağlamda etkili olurlar ve yapıtın değerini artırırlar. Bu, özellikle fotoğraf gibi ışığın anlık değişimlerinin nesneler üzerindeki etkisiyle biçim kazanan ve bir ucu teknolojik gelişmelere daima açık olan sanat dallarında da farklı görsel sonuçlar doğuracaktır.

Kontrollü, yani bilerek yapıta dahil edilen kusur, bugün fotoğrafta bir yöntem olarak kabul görmektedir. Bir şeyin sanat yapıtı olabilmesi için, sanat tarihiyle ilişkilendirilmesi gerekir. Oysa, sanatın özellikle güncel sanatta kazandığı yapı, ağırlıklı olarak tüm tesadüfi olguların kaydedilmesi ve bilinçli olarak yinelenmesiyle mümkün olmakta. Bu da, belirli oranda kusurun, sanat yapıtında var olmasını anlaşılır kılar. Sanat doğal bir oluşum olarak evrende var olmaz. Bunun için sanatçının elindeki malzeme ve zihnindeki düşünce ile yeni bir yorum yapması gerekmektedir.

İlk bakışta, soyutun denizlerinde yüzen bir sanat yapıtı, aslında hepimizi ilgilendiren bir konunun sanatçı tarafından tercih edilmiş dışavurumu olabilir. Bu boşluğu kapatacak tek şey düşünce ve ona ait anlamın yapıt ile birlikte değerlendirilmesi olacaktır. Fotoğraf, fenomenolojik bir olgu olmasına rağmen, fotoğrafın doğasında var olan çoğaltılabilirlik, ondan önce de fizik-kimya ve günümüzde de dijital teknolojiye duyduğu gereksinim ile sanat kulvarına doğru rotasını çevirecektir.

Fotoğraf, başlangıçtaki tanımıyla zamanı durdurup anı yakalayan ve bunu tüm zamana yayarak kalıcı olmasını sağlayan bir teknikti. Sonra belleğin yerini aldı, arşiv oldu; karşısında gerçekleşen anları bizim yerimize aklında tuttu. Hatıra, ardından da belge oldu. Gerçeğin ta kendisi, gelecek için kanıt oldu. Sonra sanata dönüştü. Tam ona inanmışken, müdahale edildi, yanıltıcı altyazılarla üzerine başka anlamlar yüklendi. Propaganda aracı olarak kullanıldı. Sonra inandırıcılığını bütünüyle yitirdi. Günümüzde fotoğraf, örselenmiş bir melez yaratık olarak varlığını sürdürüyor...



Kusurun peşinde yolculuk


Çıktığı günden bu yana fotoğrafçılardan çok, farklı alanlarda yapıtlar üreten sanatçılar, koleksiyoncular ve sanat galericilerinin elinde gördüğüm Jackie Higgins’in, Fotoğraf Neden Kusursuz Olmak Zorunda Değildir kitabı, Açıklamalı Modern Fotoğraf alt başlığıyla, okuyucunun nasıl bir yol izleyeceğinin ipuçlarını kapağında barındırıyor.

Kitapta, işlerini 20. yüzyılda üretmiş sanatçıların, modern ve çağdaş fotoğraf konusunda ses getirmiş seçkin örnekleri yer alıyor. Kitap, her yapıt için iki sayfanın ayrıldığı altı bölümden oluşuyor. Bölümler sırasıyla “Portreler/Tebessüm”, “Belge/Anı Fotoğrafı”, “Still Life/Zamanı Dondurmak”, “Anlatı/Eylem”, “Manzaralar/Bakış” ve “Soyutlamalar/Birbiri İçinde Eriyen Görüntüler” başlıklarını taşıyor.

Higgins, kitabında izlediği yöntem aracılığıyla başarılı fotoğraf okumaları yapıyor; yüz fotoğrafçının yapıtları üzerinden gerçekleştirdiği analizlerle, kusurla beslenen fotoğrafların bir profilini de çıkarıyor. Yapıtlarını yakından bildiğimiz ya da nispeten az tanıdığımız ama sanatsal ve tecimsel başarıları, yaşları ne olursa olsun kanıtlanmış fotoğrafçılarla okuyucularını bir kez daha karşı karşıya getiriyor.

Yüzü kapalı portreler, hatıra fotoğraflarından ayrılmayacak görüntüler, netsiz ve çarpık kompozisyonlu fotoğraflar, taklitler, öykünmeler, göndermeler, kolajlar, montajlar, fotoğraf makinesi olmadan saptanan görüntüler, solarizasyonlar, “cyanotype” ya da “daguerreotype” teknikleri, ışığı yanlış pozlanmış fotoğraflar, bilinçsizmiş gibi yapılan kompozisyonlar, negatif ya da pozitif baskılar üzerindeki tahribatlar… Kitapta yer alan fotoğrafların birçoğu, fotoğraf kitaplarında asla yapılmaması önerilen, normal bir bakışla “kusur” içeren fotoğraflarla dolu.

Neredeyse yüz yıllık bir süreç içinde, bilinçli hatanın sanata giden yolda basamak olarak kabul edildiği sanat tarihinde, özellikle teknolojideki tüm gelişmeleri başarıyla kullanan tek dal fotoğraf olmuştur. Bu yeni sanatın özgür yapısı, klasik fotoğraf mantığından yola çıkarak yaptığımız her itirazı reddetmektedir. Yeni anlatım ve tekniklerin eşliğinde sanatın dili de değişmiştir. Aslında bu kitaptaki örneklere baktığımızda, fotoğrafın başlangıcında kullanılan ilkel fotoğraf teknikleri, resim sanatının referanslarıyla birlikte yeni bakış açılarını oluşturmuşlardır. Hatta bu konu, kitapta fotoğrafları yer alan Hiroshi Sugimoto ya da Sally Mann gibi fotoğrafçıların, tam anlamıyla antika diyebileceğimiz 20x25cm körüklü makineleri, dolayısıyla film ve karanlık oda kullanımını yanında getirmiştir.

Kitapta dünya sanat tarihine mal olmuş –Henri Cartier-Bresson, Martin Parr, Chuck Close, Philip-Lorca Dicorcia, John Baldessari, William Eggleston, Daido Moriyama, Bruce Davidson, Nan Goldin, Cindy Sherman, Jeff Wall gibi– önemli sanatçıların işleri de yer alıyor. Kitap aynı zamanda bu yapıtların seçilme kriterlerini, yapısal özelliklerini, gönderme yaptıkları eserleri, bu fotoğrafları çeken sanatçıların diğer çalışmalarıyla birlikte eşleyerek modern fotoğrafı anlamak isteyenlere başarılı bir rehber oluyor.

 

Martin Parr imzalı ikonik fotoğraflardan biri

 

 

Mobil fotoğrafçılığın yeni dünyası


Fotoğrafın tarihi yeniden yazılıyor. Fotoğraf makinesinin yerine, yedek kulübesinden oyuna giren ve kaliteli kameralarıyla fotoğraf dünyasında belirleyici olan cep telefonlarıyla fotoğraf yeniden tanımlanıyor. Özellikle son yıllarda insanın kendini keşfetme uğraşı olan ve “Ben varım” anlamına gelen, otoportre geleneğinin bir uzantısı olan “selfie” çekimleri ise mobil cihazlarla yapılan fotoğrafı başka boyutlara taşıdı.

Mehmet Ömür’ün yazıp fotoğrafladığı Çek, Düzenle, Paylaş: iPhone Fotoğrafçılığı isimli kitap, cep telefonlarıyla fotoğraf çekenlere büyük kolaylıklar sağlayacak ipuçlarını içeriyor. Yurt içinde ve yurt dışında “iPhone fotoğrafçılığı” seminerleri gerçekleştiren, fotoğraf başta olmak üzere farklı alanlarda kitapları bulunan Mehmet Ömür, yeni kitabında cep telefonuyla fotoğraf çekmenin inceliklerini anlatmanın yanında, hem teknik hem de kompozisyon konularında pratik bilgiler veriyor.

Kitapta yer alan araştırmalardan öğrendiğimize göre, gelmiş geçmiş tüm fotoğrafların yüzde 10’u 2016 yılında çekilmiş. Facebook’a bu güne kadar 200 milyar fotoğraf yüklenmiş ve kaba bir hesapla cep telefonlarıyla dünyada yılda 1 trilyon fotoğraf çekiliyormuş. Mobil fotoğrafçılık, günümüzde en fazla pratiği yapılan alan. Cep telefonları, artık, hatıradan sanata kadar geniş bir alanın fotoğraflanmasını üzerine almış görünüyor.

Kitap, cep telefonu kamerasını günlük yaşamın içinde daha verimli kullanmanın yanında, ileri düzeyde iPhone fotoğrafçılığının, özellikle mobil cihazlar için üretilmiş özel programlarla nasıl daha üst düzeyde yapılacağını da anlatıyor. Bu yaz, fotoğraf çekmek kadar, fotoğraf okumakla da geçsin. Hatırası bol bir yaz olsun.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.