Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Hemingway'in Nobel konuşması: "Ödülü utanarak alıyorum"




Toplam oy: 1229

İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Chekhov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi. Fakat Akademi, ödülü en az bu isimler kadar hak eden William Faulkner, Ernest Hemingway, John Steinbeck, V.S. Naipaul, Doris Lessing gibi birçok edebiyatçıyı ödüllendirdi.

 

Ödüle layık görülen edebiyatçılar da yazarın sorumluluklarına ilişkin konuştular. Peki, neler söylediler?

 

Bu soruya cevap olsun diye her hafta bir edebiyatçının, Nobel konuşmasını yayınlamaya devam ediyoruz.

 

İşte, Ernest Hemingway'in ödül aldığı 1954 yılında bir radyo aracılığıyla yaptığı konuşma:

 

Ödülü utanarak alıyorum

 

 

Konuşma yapma konusunda hiçbir uzmanlığım, hitabet konusunda hiçbir yeteneğim ve konuşma sanatında hiçbir ustalığım olmasa dahi, bu ödül için Alfred Nobel'in cömertliğini temsil eden herkese teşekkür etmek istiyorum.

 

Birçok büyük yazarın bu ödülü alamadığını bilen her edebiyatçı, ödülü biraz utanarak alacaktır. Ödül alamayan büyük yazarları sıralamanın bir anlamı yok. Buradaki herkes bilgisine ve aklına göre kendi listesini yapacaktır.

 

Bir yazarın kalbinden geçen her şeyi yansıtacak uzunlukta bir metin kaleme alıp, ülkemin elçisinin bunu okumasını beklemem insafsızlık olurdu. Metindeki bazı şeyler hemen göze çarpmayabilir ve böyle zamanlarda yazar aslında şanslıdır. Ama zamanla yazılanlar açıklığa kavuşur. Yazarın simya yeteneğiyse bazen zamana direnir, bazen de unutulur.

 

Yazmak, en iyi ihtimalle, yalnızlığa mahkum bir yaşamdır. Yazarları bir araya getiren örgütler, yazarın yalnızlığını hafifletiyorsa da yazılarına katkıda bulunuyor mu bundan şüpheliyim. Yalnızlığı kök salarken, toplumdaki itibarı da artar fakat çoğunlukla yapıtları kötüleşir. Çünkü yapıtlar, o tek başınayken ortaya çıkar ve eğer iyi bir yazarsa, her gün ölümsüzlükle ya da fanilikle yüzleşmesi gerekir.

 

Gerçek bir yazar için, her kitap başarının ötesine ulaşmak için yapılan yeni bir başlangıçtır. Yazar her zaman hiç denenmemiş olanı ya da başkalarının deneyip de başarısız olduğu şeyleri başarmaya çabalar. Ve bazen, eğer şanslıysa, başarıya ulaşır.

 

Tek gereken, iyi yazılmış bir metni başka bir şekilde yeniden yazmak olsaydı, edebiyat yapmak ne basit olurdu. Geçmişte böylesine iyi yazarlarımız bulunduğundan, bir yazar gidebileceği en uzak mesafeye ulaşmak için yola geçmişten çıkıyor; Kimsenin artık ona yardım edemeyeceği uzaklara ulaşmak için...

 

Bir yazar için fazla uzun konuştum. Yazar söylemek istediği şeyi dillendirmemeli, yazmalıdır. Tekrar teşekkür ederim.

 

 


 



Konuşmadan önce İsveç Akademisi üyesi H.S. Nyberg: "Hastalığı nedeniyle aramızda bulunamayan Nobel Edebiyat Ödülü'nün bu seneki sahibi Bay Ernest Hemingway için çok üzgünüz. Kartal gözleriyle yaptığı gözlemler, insanlığın çalkantılı zamanlardaki hallerini doğru yorumlayışı ve onların çıplak çabasına ilişkin tasvirleri için ona hayranlığımızı sunmak istiyoruz. Onun değindiği insanlık problemlerine hepimiz maruzuz, bu problemleri modern dünyanın karışık koşullarında yaşıyoruz. Çok az yazar bütün ülkelerin edebiyatına bu kadar etki etmiştir. En yakın zamanda sağlığına kavuşmasını ve hayatı haline gelen işini bir an önce sürdürmesini en içten dileklerimizle istiyoruz" diye yorum yaptı.

 

* Ödül törenine rahatsız olduğu için katılamayan Ernest Hemingway, ABD'nin İsveç Büyükelçisi'nden ödülünü almasını rica etmiş, konuşmasını törenden sonra okuyup kaydetmiştir. Bu kayıt daha sonra bir radyo kanalında yayınlandı.

 

 


 

 

* Çeviren: Nilhan Kalkan

 

* Görsel: Kurt McRobert

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.