Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kararsız Okur: Dil ve Düşünce




Toplam oy: 691

Dilbilimsel Görelilik Teorisi (Safir-Whorf Teorisi) bir dilin yapısının, içinde bulunduğu kültürde düşünceyi etkilediğini ve davranış kalıplarını şekillendirdiğini savunur. Hâlâ tartışılan teoriye göre düşünce, dilin bir ürünüdür. Bireylerin kavrama sistemleri ve dünyayı algılama biçimleri konuştukları dil ile şekillenir. Modern felsefenin omurgasında Kant, Nietzsche, Wittgenstein, Schopenhauer, Marx, Adorno, Engels, Heidegger, Schiller gibi Almanca konuşanların çoğunlukta olması da bir tesadüf olamaz. Fikirlerin ve düşüncelerin sadece dolaşımı değil, üretimi de dil üzerindendir. Dil geri belemeyle kültürden, doğal olarak etkilenip dönüşür; ancak nedenselliğin yönü ilk adımda dilden düşünceye doğrudur ve dil ilettiği düşünceleri oluşturan makinenin hem yapı taşı, hem mimarıdır.

Bu ay KararsızOkur'da içlerine bilinçli olarak dil-düşünce bağlantısı gömülmüş romanları bir araya getirdik. Bunların yanına alışılageldik dil kodlarını eğip büken ve hatta bazen kıran, dil ile bir derdi olan romanlardan koyduk. Bu romanlar, dilin düşünceye koyduğu sınırlara boyun eğmedi, Whorfianizmin öngördüğü bariyerlere saldıran öncüler oldular- ya da kültürün dile olan geri besleme kanalına yıkıcı balyozlar doldurdular. Ne olursa olsun, yazarları anayoldan yürümeyi reddetti ve kendi patikalarını kendileri açtı.

 

 

(Görselin büyük hali için tıklayınız.)

 

 

Birtakım rakamlarla:

Yaşayan dil sayısı: 6912

Tehlike altındaki dil sayısı: 516

En çok dilin konuşulduğu ülke: Papua Yeni Gine, 820 yaşayan dil

Yazıya dökülen ilk dil: Sümerce veya Antik Mısır Dili ( MÖ 3200)

En zengin dil: İngilizce, 250.000 ayrı kelime

En fakir dil: Taki Taki, 340 kelime - Surinam

En geniş alfabe: Khamer, 74 harf (Kamboçya)

En dar alfabe: Rotokas, 12 harf (Papua Yeni Gine)

En çok Oscar ödülü kazanan dil: İtalyanca

En çok çevrilen doküman: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi

Yüzüklerin Efendisi'ndeki kurgu dil sayısı: 12

Vatikan'da Latince hizmet veren bir ATM var!

 

 


 

 

 

Görsel: Onur Atay

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.