Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kararsız Okur: Savaşla sevişen edebiyat




Toplam oy: 1118

Aslında konumuz barış. Savaş edebiyatı, her şeyin üzerine büyüteç tutuyor. Kahramanlıklar, fedakarlıklar, kayıplar, acılar, aşklar daha büyük. Bedenler kadar ruhlar da ateş altında. Çocuklar, bu anlamadıkları olaylardan kendilerine tuhaf bir gerçeklik yaratıyorlar. Savaşı birinci elden gözlemlemiş yazarların eserleri, kurmaca, belgesel ve otobiyografinin kusursuz karışımı. Savaş romanları dünya tarihinin yazılı belgeleri, bu yüzden pek çoğu yazıldığı dönemde yasaklanıyor, yok edilmek isteniyor. Savaş edebiyatı karanlığı ve aydınlığı göstermeli ki, başka coğrafyalar ve zamanlara da ilham versin, teselli etsin.



Savaş, bazen romantik bir kahramanlık fanatizmine dönüşür. Soğuk savaş, casusluk roman türünü hediye etti edebiyata. Fantastik edebiyat, zamana ve mekana bağlı kalmadan, iyi kötü savaşı üzerinden yeni mitolojiler yarattı. Savaş teması, bazen bir ülkenin bütün edebiyatını esir alır, ona bir misyon yükler, barış geldikten sonra yazarların yazacak konusu kalmaz. Bazen de açıkça savunulamayan konular, yazarların dolambaçlı metaforlarıyla büyülü gerçekçilik ya da distopyaya dönüşür. Savaş hâlâ hayatlarımızı değiştiriyor. Bundan edebiyat da nasibini alacak, savaş yeniden edebiyatın ağırlıklı temalarından biri olacak. Önemli olan, konjonktür kurmacaları değil, kalıcı bir edebiyat yaratabilmek. Okları takip edin, zamana karşı değerini yitirmeyen savaş romanları arasından barışa ulaşın.

 

 

 

 

Hazırlayan: Aysu Önen / Çizen: Sedat Girgin

Resmin büyük haline gitmek için üzerine tıklayınız.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.