Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Karne: Salı, Aşka Veda, Şamanlar Diyarı




Toplam oy: 1316

Üç kitabı baskısı, kapağı ve iç sayfaları yönünden değerlendirdiğimiz Karne'nin baskı kritikleri Libris Lipum, tasarım kritikleri Bila Perve tarafından yapılmıştır.

 

 

 

Salı, Cihat Taşçıoğlu, April Yayıncılık




Baskı


İç baskıda opasitesi düşük kağıt kullanılmış, ön-arka baskı ayarsız (tasarım kaynaklı olabilir). Kitabın kesildiği bıçak keskin değil. Sırt presi yetersiz.

 

 

Kapak



Salı’nın kapak tasarımı, açık renk bir zemin üzerine yerleştirilmiş ve geometrik bloklardan oluşmuş bir tavşan kafası üzerine kurulmuş. Bu figürün kitabın içeriğine bir gönderme olduğunu, okumayan birinin bunun anlamını çözmesinin zor olduğunu düşünüyorum. Ön kapakta yer alan altı ve üstü çizili “Salı” baslığı– daha doğrusu, başlığın altında yer alan çizgi- yazarın adını
neredeyse eziyor. Kitap adı ve yazar adı ilişkisi sert bir geometri üzerine kurulmuş. Ancak aynı geometri sırtta yer almıyor. Kapaktaki sert başlık blogunun tersine, sırttaki blok, grafik olarak neredeyse kuralsız denecek kadar tanımsız. Arka kapakta da yer alan başlık blogunun altına ortalanarak yazılmış tanıtıcı metinler içerik olarak kitap hakkında yeterli fikri veriyor. Ayrıca, metin içinde büyüklük, kalınlık, renk, dişi yazı gibi farklar yaratılarak oluşturulacak bir hiyerarşi, okurun daha hızlı algılamasını sağlayabilirdi.



İç sayfalar


İç sayfalar okunaklı büyüklükte ve tırnaklı bir karakter seçilmiş. Ancak satır araları sıkışık. Sayfa numaraları ve bölüm başlıkları için sayfanın üstüne bir çizgi  çekmek bu tür kitaplarda artık demode sayılabilecek bir uygulama. Tümünün üzerinde bir çizginin yer alması, sayfaların sakinliğini zedeliyor. Aynı şekillde altı çizilerek, bölüm başlıklarında kullanılan kalın ve düz yazıtipi de kitaba hakim olan ile pek uyum içinde sayılmaz. Kullanılan kağıt, dokusu ve rengi açısından iyi, ancak arka veriyor. Kitabın iç sayfalarında, paragraf gruplarını ayırmak için işaret olarak yayınevi logosunun kullanılmasına bir mana veremediğimizi de  söylemeden geçmeyelim. Künyesi yeterli.

 

 


 

 

Aşka veda, Can Dündar, Can Yayınları




Baskı

Mürekkep yogunluğu sayfadan sayfaya fark ediyor. Kapakta görsel kalitesi düşük ve boya yetersiz. Kitabın sırtı ve tutkalı  düzgün. Sırt bandı çok az da olsa ön kapağa dogru kaymış. Bu sayının kitabı budur.

 

 

 

 

Kapak

Gerek kitabın olağandan büyük ebadı, gerek üzerindeki fotoğraf açısından rafta görünürlüğü yüksek bir kapak. Yazar adının kitabın adıyla neredeyse yarıştığı, kolay anlaşılır bir görsellikle tasarlanmış tipik bir çok satan kapağı. Görselin bir bölümü ile yazar ve kitap adı, kısmi lak kaplanarak öne çıkartılmış. Kapak fikri, seksin kolaylaşması ya da çoğalmasının aşksızlığın kanıtı olarak sunulmasını yadırgasak da, ortalama algıyı düşününce kışkırtıcı sayılabilecek bir fotoğraf yoluyla taşınıyor. Bu fotograf o kadar büyütülmüş ki, pantolon cebi ve prezervatif olağandan yarı yarıya daha büyük. Raflarda bir arka cebe konmuş devasa bir prezervatif fotoğrafı ile karşılaşmanın yadırgatıcı olacağı düşünülmüş olmalı. Fotoğrafın bir çerçeve ya da başka bir sınır  olmaksızın tüm kapağa yayılmasını rahatsız edici bulduğumuzu belirtmeden geçmeyelim. Sırt ve arka kapak kırmızı zemin kullanılarak ve ön kapagı bütünleyen bir şekilde tasarlanmış. Arka kapak, yazarın siluetinin üzerine yerleşmiş ve okunaklı puntolarla dizilmiş bir metin içeriyor. Kitabevi rafları önünde kolayca okunabilecek, yazardan bir alıntı ile başlayan ve kitabı tanıtarak devam eden, kısa ama etkili bir metin bu.



İç sayfalar



İç sayfalar geniş satır aralarıyla ve kolay okunur bir yazı tipi büyüklüğü ile dizilmiş. Sayfa numaraları ve kenar
boşlukları açısından tatmin edici. Ancak, tüm metinde kullanılan bu kolay okunur yazıtipinin aksine, alıntılar için düz ve ince bir yazıtipi kullanılması tercihi bize doğru görünmedi. Ara kapaklarda kullanılan bölüm başlıklarının her birinde farklı bir duruşu olan “Eros” figürleri kitabın iç tasarımına bir zenginlik katmış. Keşke kapak tasarımı ile içerde kullanılan bu figürler arasında bir bağ olabilseydi. Künyesi yeterli ve ayrıntılı. Kullanılan kağıt arka vermiş.

 

 


 

 

 

Şamanlar Diyarı, Barış Müstecaplıoğlu, İthaki Yayınları



Baskı

İç baskıda usta mürekkepte cimri davranmış, ön-arka baskı ayarsız. Kitabın sırtı yuvarlanmış.

 

 

Kapak

“Buyrun size bir adet fantastik tablo. Çok güzel ve gerçekçi çiz(dir)dik. Çerçeveletip duvarınıza asabilirsiniz. Aslında üstüne kitabın ve yazarın adı da yazmasa daha iyi olurdu ama buna mecburduk, sonuçta biz bir yayıneviyiz.” Söylenecek pek bir söz yok. Çünkü ortada bir “kapak tasarımı” yok. Bunun yerine bir “kapak resmi” üzerine yapıştırılmış bir “etiket” var. Sanki bir liseli, kitabını fantastik bir posterle kaplamış gibi resim her şeyin yerine geçmiş, üzerini örtmüş. “Illustrasyona çok emek (veya para) verdik kitabın adı fark edilmese de olur” diye düşünülmüş  olmalı. Arka kapak da bu yaklaşımın devamı. Ancak rastlantıyla olsa gerek, bu kez resim içinde bir kitap kapağının ihtiyaçlarına yer bulunmus ve bir parça gökyüzünün üzerine kısa bir tanıtım metni yerleştirilebilmiş. Bu metin, okura bu kitap ve yazar hakkında bilgi veren kısa ve okunaklı bir metin. Ön kapakta kitap adının  görünmezliğinin aksine sırtta durum tam tersi. Kitap ve yazar adı neredeyse tüm sırtı kaplıyor. Başlığn sırta ortalan(a)mamış olması da cabası.






İç sayfalar



İç sayfalar tırnaklı ve okunaklı bir yazıtipi  kullanılarak dizilmiş. Geniş kenar boşluklarına sahip bir sayfa yapısı kurulmuş. Sayfa numaraları alışılandan küçük ama işlevini görmek açısından yeterli. Kitabın girişinde, kenarları kıvrılan bir parşomen olarak çizilmiş bir harita var. Bir adanın “(ya da yarımada) üzerine dağ, orman, kule, köprü ve kale çizimlerini serpiştirip yazıları da comicsans ile yazalım” formülüyle yapılmış kötü bir fantastik edebiyat klişesi taklidi. Kitabın içinde benzer çizimler tekrarlanmadığı için haritanın işlevi de oldukça sınırlı. Kullanılan kağıdın rengi ve dokusu okumayı kolaylaştırıyor olsa da kısmen arka vermesi bir sorun olarak göze çarpıyor. Künyesi yeterli bilgi içeriyor.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.