Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kelebek Etkisi// Çarpışmalardan doğan edebiyat




Toplam oy: 1186
Siz siz olun aracınızı kullanırken dikkatli olun, heyecan duygusunu kitaplara bırakın.

Bizim kelebek kısa bir bahar tatilinden döndü geçenlerde. Yolculuğunu gözüne kestirdiği araçlara konarak gerçekleştirmiş. Eve pek bir heyecanlı girdi ve “Yolculuk ettiğim son aracın şoförü trafikte öylesine çılgınca gidiyordu ki eve sağ salim varmış olmam bir mucize!” dedi bir solukta. “Üstelik yol boyunca mayısın ilk haftası kutlanacak olan Trafik Haftası’nın duyuruları da vardı ama o hızda giderlerken okuyabildiler mi şüpheliyim.”

 

 

 

 

O halde bile okumaktan bahsediyordu bizimki. “Belki de Ballard’ın Çarpışma’sındaki karakterlerden biridir. Bu hiç aklına gelmedi mi?” diye bir takılayım istedim. “Çarpışma zaten trafiğe her çıkışımda aklımdan mutlaka bir geçer, eminim o kitabı okuyan herkesin aklından geçtiği gibi. Ballard ne ilginç bir edebi deha değil mi? Otomobiller ve çarpışan araçlar aracılığıyla bir yandan otomobilleri cinsellik ve teknolojinin buluşma yeri olarak gösteriyor, oto-erotizm diye ilginç bir başlık açıyor, bir yandan da insanoğlunun bilinçaltındaki saklı şiddet duygusunu trafik kazalarıyla açığa çıkarıyor,” diye yorumladı hemen. “Ama,” dedi, “bana ilginç bir şekilde Orhan Pamuk’un Yeni Hayat’ı da aynı duyguyu çağrıştırır biliyor musun?” Bir kanat çırpışı kütüphanesine uçtu ve Yeni Hayat’tan bir paragraf okumaya başladı hemen: “Konya’da trafik polislerinden aldığım bir bilgi üzerine soğuk bir bahar gecesi, Tuz Gölü yakınlarında bir yerde, çölün ıssızlığında kafa kafaya tokuşan iki otobüse yetiştim. Mutlu ve hararetli buluşma anının gürültüyle patlaması üzerinden yarım saat geçmişti, ama hayatı yaşanılır ve anlamlı kılan o sihir havadaydı daha. Polis ve jandarma araçları arasından, ters dönmüş otobüslerden birinin kara tekerleklerine bakarken yeni hayatın ve ölümün hoş kokusunu aldım. Bacaklarım titredi, alnımdaki dikiş izleri sızladı, bir randevuya yetişir gibi şaşkınlar arasından yarı karanlığın sisi içerisine doğru kararlı kararlı ilerledim.” Evet, benzerlik şaşırtıcıydı gerçekten de! Edebiyat bir kez daha iki yazarı, trafik kazaları gibi tuhaf bir metafor üzerinden insanoğlunun bilinçaltında saklı duran şiddetin farklı bir yorumuyla birleştirmiş, varoluş kavramına yeni bir boyut getirmişti.

 

 

 

Kelebek trafik kazalarının kaderler üzerindeki doğrudan etkilerini konu alan birkaç kitabı anımsadı sonra. Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby’sindeki hikayenin tüm akışını bir anda değiştiren kaza sahnesini, bizde Sadist adıyla yayımlanan Stephen King’in Misery’sindeki trafik kazası sonrası sadist bir hemşirenin evinde mahsur kalan yazarın öyküsünü (ki kahramanın yazdığı romanın adı da 'Hızlı Arabalar’dır bu arada!) ve son olarak Ian McEwan’ın bir post-11 Eylül romanı olan Cumartesi’deki kahramanın gün içinde karıştığı trafik kazasını...

 

 

 

 

 

 

 

 

“Trafik kazaları ve otomobiller, edebiyat için zengin bir metafor kaynağı olduğu kadar, kurguda dramatik değişikliklere olanak sağlayan bir araç olarak da yazarlar için müthiş kullanışlı bir temadır.” diyen kelebek, “Yine de siz siz olun aracınızı kullanırken dikkatli olun, heyecan duygusunu kitaplara bırakın. Zaten onlar biraz da bunlar için var!” diyerek mesajını vermeyi de ihmal etmeden, pencereden dışarıya hafifçe süzülüp uçtu.

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.