Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kurt Vonnegut'tan öykü yazmanın püf noktaları




Toplam oy: 173

Kurt Vonnegut’tan söz etmeden 20. yüzyıl Amerikan edebiyatından söz edemezsiniz. 21. yüzyıl yazarlarına gelince, onlar arasında Vonnegut’tan etkilenen öylesine çok yazar var ki, 21. Yüzyıl edebiyatında da onu es geçemezsiniz! Mezbaha 5, Kedi Beşiği, Şampiyonların Kahvaltısı gibi muhteşem romanların yazarı, kariyerine kısa öyküler yazarak başlamıştı ve bu alanda da harikalar yaratıyordu.

 

 

Aşağıda göreceğiniz 8 madde, Kurt Vonnegut’un kısa öykü yazanlar için paylaştığı püf noktalarını içeriyor. Bu maddelere belki daha önce de rastgelmişsinizdir, ancak Vonnegut’un öykü yazmanın inceliklerini tahta üzerinde eğriler çizerek anlattığı videoyu görmediyseniz, muhakkak göz atın!

 

Vonnegut'un tahtaya çizdiği koordinat sisteminde, x ekseni öyküde geçen zamanı, y ekseni ise kahramanın mutluluğunu temsil ediyor. Bu grafik üzerinde eğrileri kullanarak, öykülerin temelinde nelerin yattığını, kendine has mizahıyla anlatıyor Vonnegut.

 

 

 

Kurt Vonnegut'a göre öykü yazmanın 8 püf noktası:

1. Zamanı kullanırken metne dışarıdan bakan birinin gözlüklerini tak; okurken kimse vaktinin boşa harcandığını düşünmesin.

 

2. Okuyucuya derinden bağ kurabileceği en az bir karakter ver.

 

3. Her karakterin arzu ettiği bir şey olmalı; bu bir bardak su bile olabilir.

 

4. Yazdığın her cümle şu ikisinden biriyle ilişkili olmalı: karakteri açığa çıkarmak ya da olay örgüsünü geliştirmek.

 

5. Metnin mümkün olduğunca sonuna yakın bir yerden yazmaya başla.

 

6. Karakterlerine karşı “sadist” ol. Onlar ne kadar masum ve tatlı olurlarsa olsunlar başlarına korkunç şeylerin gelmesini sağla ki, okuyucu onların aslında kim olduklarını görebilsin.

 

7. Yalnızca tek bir kişiyi memnun etmek için yaz; eğer camı açıp tüm dünyayla “aşk yapmaya” kalkışırsan, öykün zatürre kapar!

 

8. Okuyucuya mümkün olduğunca fazla bilgiyi, mümkün olduğunca erken ver. Merak duygusunun canı cehenneme! Okuyucular öyküde nelerin döndüğünü, bunların nerede ve ne sebeple yaşandığını tümüyle kavramalı, hatta hamamböcekleri son birkaç sayfayı kemirse bile öykünün sonunu tahmin edebilmeli!

 

 

 

 

 


 

 

 

Kaynak: Open Culture

 

Görsel: Mehmet İnanır

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.