Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

O bir kuş, o bir uçak, o bir adam… Hayır, o bir "süperkız"




Toplam oy: 534
Peki, Türkiye’de bu kahramanlar nerede bulunur?

Güçlüler, güzeller, zekiler ve ne istediklerini biliyorlar: Dünyayı kurtarmak... “Marvel/DC Comics kızları” olarak da bilinen kadın süper kahramanlardan bahsediyoruz. Bu sonbaharda, içlerinden en ünlüsü sayılabilecek Supergirl, televizyon uyarlamasıyla ekranda olacak. Dizinin tanıtımı internette yayılınca, Supergirl’ün ne çok hayranı olduğu da meydana çıktı. Başroldeki -Glee yıldızı- Melissa Benoist, şimdilik, süperden ziyade sevimli duruyor ve “süper” olmadan önce gidecek çok yolu olduğu izlenimi veriyor. Ama biz zaten, öncelikle çizgi romanlara dönelim…

 

Superman’in sevgilisi Lois Lane, 1940’lardaki bir macerada, süper güçleri olmasını hayal ederken görülüyordu. Ama gerçek bir süper kadın kahramanın gelmesi 1950’leri bulacaktı. Superman serisinin kahramanlarından gazeteci Jimmy Olsen de, 1958’de yayımlanan bir macerada, “Supergirl olsa da şu bizim Superman’e yardım etse,” diye aklından geçiriyordu. Bunun üstüne 1959’da DC Comics evreninde -kadınların iş hayatında gitgide daha önemli olmaya başladığı, ama iş çıkışlarının yine de eve “uygun” saatte dönebilecekleri şekilde ayarlandığı yıllarda- Superman’in kazandığı başarı üzerine, Otto Binder tarafından Kara Zor-El (namıdiğer Supergirl) yaratılacaktı. Günümüzde yeni maceraları DC Comics tarafından çizilmeye ve yayımlanmaya da devam ediyor... O yıllarda elbette Marvel de boş durmuyor ve Fantastik Dörtlü’nün arasına Invisible Woman adlı bir kadın süper kahramanı “sıkıştırıyordu.” Ardından Batwoman ve Cat Woman, X-Men serilerindeki Jean Grey ve DC Comics’in en ikonik süper kadın kahramanlarından bir diğeri Wonder Women geldi...

 

 

Süper kadın kahramanlara geniş bir perspektiften baktığımızda; önce üçe sonra ikiye ayrılıyor gibi görünüyorlar. Üçe: Sarışın, esmer ve kızıl şeklinde. İkiye: Tehlikeli ve her an her şeyi yapabilecek nitelikte kadınlar ya da meleksi, yani sadece iyilik amaçlayan kızlar olarak. Yine kendi içlerinde kategorize etmek gerekirse sarışınların çoğunlukla iyilik için dünyaya geldiğini, kızıllardan her şeyin bekleneceğini, esmerlerinse sonunun belli olmadığını belirtebiliriz.

 

Peki, Türkiye’de bu kahramanlar nerede bulunur? Bu sorunun yanıtını vermek çok zor... Şahane kızlarımız Türkçeye pek çevrilmemiş. Hatta neredeyse hiç… Ancak bu uzun sürmeyecek gibi görünüyor. Henüz kesin olmamakla birlikte, Cat Woman ve Supergirl’ün yayın hakları için girişimlerin başladığını ve yakında çevirileceklerini –fısıldayarak– duyurabiliriz. İlle de kadın kahraman okumak isterseniz; Marvel ve DC Comics tarzından çok uzağa düşse de, Julia ve erkeklerin yok olduğu distopik bir evreni anlatan Y: Son Erkek çizgi romanlarını önerebiliriz.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.