Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Uzakdoğu'nun "Göz"ü: Tianjin Binhai Kütüphanesi




Toplam oy: 129
Özellikle büyük şehirlerde kalabalığın, binaların, gürültünün ortasında hayal etme, sessiz kalabilme, okuma eylemine ilham verici bir boyut getirme lüksünü sunan kütüphaneler sanılanın aksine gün geçtikçe daha çok ilgi görüyorlar. Ayda 20 bin kişi tarafından ziyaret edilen, tasarım harikası Tianjin Binhai Kütüphanesi de bu özel yapılardan biri.

Bir kütüphane için sahip olduğu kitapların çeşitliliği, niteliği ve sayısı başlıca gurur kaynağı ama modern kütüphaneler sahip oldukları kitaplardan çok daha fazlası artık; tasarımıyla, teknolojik donanımıyla, sahip oldukları kitap dışı koleksiyonlarıyla, neredeyse bir müze olabilecek denli geniş eserleriyle... Bugünün kütüphanelerini kültürel bir kompleks hatta bir yaşama alanı olarak da tanımlamak mümkün. Tianjin Binhai Kütüphanesi de hem tasarımı hem işlevselliğiyle modern bir yaşam alanı olarak hayata geçirilmiş. Çin’in gelecekteki inovasyon merkezi olarak görülen Tianjin’de yer alan Tianjin Binhai Kütüphanesi de sözünü ettiğimiz tasarım harikası kütüphanelerden biri. Kütüphane yapısı, MVRDV ve Tianjin Şehir Planlama ve Tasarım Enstitüsü (TUPDI) tarafından tasarlanmış. Umberto Eco’nun Gülün Adı romanındaki yasaklı kütüphanesi ya da J. K. Rowling’in Harry Potter’da yarattığı sırlarla dolu Hogwarts Kütüphanesi gibi ilham verici bir konsept yaratmak amacıyla yola çıkılmış.

 

 

 

GELECEĞİN KÜTÜPHANESİ

 

Burası bir kütüphane olmaktan çok öte zaten; dört ayrı binadan oluşacak kapsamlı bir kültürsanat projesinin bir parçası. Beş katlı bu dev bina yaklaşık 34 bin metrekarelik bir alan üzerinde yer alıyor. Bina 1.2 milyon kitap barındırabilecek bir kapasiteye sahip. Kütüphaneye pek çok isim takılmış; “bilgi denizi”, “kitap okyanusu”, “büyük göz” bunlardan birkaçı. “Büyük göz”, yapının tasarımıyla alakalı bir tanım. Yapı, ışık yayan bir küre etrafında şekillendirilmiş. Projede ‘göz’ olarak nitelendirilen bu kısımda bir oditoryum yer alıyor. Proje, bu özelliğiyle Binhai’nin Gözü / The Eye of Binhai ismiyle de anılıyor. Kütüphane bölümü oditoryumun merkezinde yer alıyor. Bir mağaraya benzetilen kütüphane binası biraz uzaktan bakıldığında dışa doğru dalgalanıyor hissi veriyor. Kitap rafları da gerektiğinde üzerinde oturulacak bir alan olarak tasarlanmış. Rafların yapısı ziyaretçilerin mekanda istedikleri gibi hareket etmeleri, okumaları, sohbet etmeleri, zaman zaman beyin fırtınası yapmaları özetle sosyalleşmeleri için olanak tanıyor. Bu anlamda alışageldiğimiz sessiz, hareketsiz kütüphane ortamından uzak bir görüntü sunuyor. Binanın yaratıcıları bu kütüphanenin bir buluşma noktası, bir sosyal alan, çekim noktası olması için çaba harcamışlar.

 

Kütüphanede arşivler, eğitim tesisleri, bilgisayar, toplantı ve ses odaları, çocuklar ve yaşlılar için kolay erişilebilir okuma odaları ve genel okuma alanları bulunuyor. Servis alanları, kitap depoları ve geniş bir arşiv yeraltında kalan kısımda yer alıyor. Zemin katta ise çocuktan yaşlıya herkes için kolay erişim sağlanmasına özen gösterilen okuma alanları var. İlk ve ikinci katlar okuma odalarına, kitaplara ve dinlenme mekanlarına ayrılmış. Kalan son iki katta ise toplantı odaları, ofisler, bilgisayar ve audio odaları bulunuyor.

 

İŞLEVSELLİĞİ TARTIŞMA KONUSU

 

Kütüphanenin ilk eskizlerinin çizilmesiyle hayata geçirilmesi tam olarak 3 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşmiş. Bu ölçekte bir yapı için bu sürenin çok kısa olduğu söyleniyor. Bu denli kısa sürede tamamlanması için de orijinal planın epey dışına çıkılmış. Orijinal planda tavana kadar baştanbaşa kitaplarla dolu bir giriş bölümü yer alırken; üst raflarda gerçek kitaplar yerine kitap resmi basılı perfore alüminyum levhalar yer alıyor örneğin. Yola çıkarken hedeflenen milyonun üzerinde kitap sayısı da henüz yakalanmamış. Kütüphanenin işlevselliği tartışma konusu olurken haftalık 20 bin ziyaretçi ve sosyal medyada hakkında çıkan milyonlarca ileti, başlık ve binlerce beğeniyle son yılların en çok merak edilen yapılarından biri olmayı başardı bile.

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.