Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

“O, Kalemle Yazmayı Öğretendir”




Toplam oy: 86
2016 yılında yapımına başlanan Millet Kütüphanesi, 125 bin metrekare üzerine kurulmuş. Yapı 5 bin kişiye hizmet verebilecek özellikte. Kütüphanede 4 milyon basılı, 120 milyonun üzerinde elektronik yayın var. Ayrıca 550 bin e-kitap ve nadir eser bulunuyor. Raflarının 201 kilometre uzunlukta olduğu kütüphane ziyaretçilerine 24 saat hizmet veriyor.

Kültürel belleği oluşturan biraz da mekânlardır. O mekânları var eden yapılardır. Bizim yapılarımız yaşayan mekânlardır bu anlamda. Mesela cami mimarimizin en önemli özelliklerinden biri toplayıcılık unsurudur. Kütüphaneler de öyledir. İlk gençliği kütüphanelerde geçmiş biri olarak Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nin açılışına gittiğimde ilk aklıma gelen detay, mekânın yaşayan bir yapı olarak tasarlanması fikri oldu. Dışarıdan bakıldığında Selçuklu, Osmanlı ve çağdaş mimariden izler taşıyan yapı, içeri girildiğinde de detaylarıyla insanı büyülüyor. Bir kütüphane meraklısı olarak dünyanın hemen her yerindeki önemli kütüphanelerin fotoğraflarının peşinde koşmuşumdur hep. Açıkçası gezip gördüğümde, internette rastladığımda da gönendiğim bir sürü kütüphane vardı. Millet Kütüphanesi kesinlikle bu açığı fazlasıyla kapatıyor diyebilirim. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, cami, sergi salonları, kongre merkezi ve şimdi de kütüphanesiyle geçmişle geleceği buluşturan bir bütünlüğü yansıtıyor.

 

Bizde asırlık kütüphaneler İstanbul’dadır. Bu kütüphaneler de genelde başka bir yapıdan dönüştürülüp kütüphane yapılmış mekânlardır. Anadolu’daki kütüphaneler ise bir devlet dairesini andırır. Bazı şehirler zamanla bu açığı kapatıyorlar gördüğüm kadarıyla. Kütüphanelere biraz özgürlük tanımazsak, bu mekânların özünü oluşturan “muhayyile”yi anlayamayız.

24 saat açık
Millet Kütüphanesi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içerisinde bulunuyor ve tam anlamıyla Külliye’den bağımsız olarak özgün bir yapı gibi uzaktan bakıldığında da hemen dikkatleri üzerinde toplayabiliyor. Açılış töreninde Cumhurbaşkanımızdan öğrendiğimize göre 2016 yılında yapımına başlanan kütüphane, 125 bin metrekare üzerine kurulmuş. Yapı 5 bin kişiye hizmet verebilecek özellikte. Kütüphanede 4 milyon basılı, 120 milyonun üzerinde elektronik yayın var. Ayrıca 550 bin e-kitap ve nadir eser bulunuyor. 24 saat açık olacak olan kütüphaneye e devlet üzerinden kayıt olunduktan sonra çipli bir kimlik kartıyla giriş yapılabilecek.
Başkan Erdoğan’ın öncülüğünde başlanan çalışmalara çeşitli çevrelerden kültür insanları, yazarlar, şairler, sahaflar, kütüphane yöneticileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri katılmış. Mimari yapısından, mekânın iç tasarımına, kitapların seçimine kadar tamamen konunun uzmanlarıyla çalışılmış. Ayrıca Başkan Erdoğan’ın da açılış konuşmasında belirttiği gibi yazar ve yayıncılardan da bağışlar bekleniyor bundan sonrası için.
Bağışçılar Eygi, Gölpınarlı, Ortaylı
2017’den itibaren kütüphanede yurt dışında yayımlanmış kitaplarla birlikte, dergi ve gazetelerden de birer nüsha saklanmaya başlanmış. Yine ülkemizde yayınlanan tüm yayınlardan birer kopya gelmeye başlamış. 201 kilometre uzunlukta raf bulunan Millet Kütüphanesi’nde 100 farklı ülkeden 134 farklı dilde basılı kitap ile 120 milyon makale ve rapor bulunuyor. Bu amaçla Türkiye’nin en büyük kütüphanesi olan Millet Kütüphanesi’nin dünyadaki sayılı kütüphaneler arasına girmesi bekleniyor. Çalışmalar bu hedefle yapılmış.
Kütüphaneye ayrıca önemli isimlerin katkıları da ciddi bir içerik sağlamış. Bağışçılar arasında Başkan Erdoğan başta olmak üzere, gazeteci yazar Mehmet Şevket Eygi, tarihçi Prof. Dr. Abdülbaki Gölpınarlı, tarihçi İlber Ortaylı, bestekâr Cinuçen Tanrıkorur, şair ve yazar Mustafa Şerif Onaran, Cemil Meriç gibi isimler dikkat çekiyor. Ayrıca tarihimizdeki 16 Türk devletini temsilen 16 sütunun bulunduğu Cihannüma salonu, 3 bin 500 metrekare alanda, 224 kişilik oturma kapasitesi ve yaklaşık 200 bin kitaptan oluşan bir koleksiyona sahip. Salonun kubbesine Alak Suresi’nin “O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir” şeklindeki 4 ve 5. ayetlerinin yazılması da kütüphanenin ihtiva ettiği anlamın altını kalın harflerle çiziyor. Millet Kütüphanesi yalnızca bir kültür hazinesi değil, aynı zamanda bu topraklardaki varlığımızın, medeniyetimizin de bir remzi ve anlamı.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.