Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

   

Şahane Bir Kitap


Şahane Bir Kitap

Yaşlı adamın savaşı, evrenin savaşı




Toplam oy: 1453
John Scalzi
İthaki Yayınları

Evrene bakıp yıldızların ışığını görmek ne kadar güzelse, yıldızların ışığında insanın karanlığını bulmak o kadar adetten… Bu karanlıkla yüzleşmeye gelince, bakın işte belki de en zoru o. Bu zorlu işi yıllardır bizim yerimize bilimkurgu yazarları yapıyorlar neyse ki. Onların arasına bir yenisinin eklenmesine kimin itirazı olur ki…

 

 

John Scalzi, işte bu yeni isimlerden biri. Kendisi Amerikan Bilimkurgu ve Fantastik Kurgu Yazarları Derneği’nin başkanı. Onun Hugo ve Locus’ın kıyısından dönen ama yine de bol ödüllü ilk romanı Yaşlı Adamın Savaşı da şimdi Türkçede. Öyleyse buyurun insanlığın evrene açıldığı bir gelecekte, bitmek bilmeyen savaşlarla, barış ve mutluluk umutlarıyla dolu bir hikayeye.

 

 

John Perry, yaşlı bir adam. Tam yetmiş beşinde. Çok sevdiği karısını yıllar önce toprağa vermiş, severek yaptığı reklam yazarlığı işinden nicedir emekli olmuş, bizim deyişimizle ununu eleyip eleğini duvara asmış yalnız bir adam. Kim ondan huzurlu bir ölüm dışında herhangi bir şey bekler ki… Ancak bize çok da uzak olmayan bir gelecekte insan ırkının uzaya açıldığı, farklı galaksilerde kolonileşmeye çalıştığı bir zamanda, John Perry’i bekleyen, bilinmeyenle, maceralarla dolu bir gelecek umudu mevcut. Koloni Güçleri’nin bir adeti var. Yetmiş beş yaşına basan kadın olsun erkek olsun tüm yaşlı dünyalılar eğer isterlerse dünyadan alınıp birer koloni savaşçısı olabilirler. Evet, hatta savaşmak için ancak yaşlı olmak gerekiyor bile diyebilirim. Bunun neden böyle olduğu dünyada bilinmiyor. Koloni güçleri her ne kadar evrenin her yerinde dünya ve insan ırkı için savaşıyor olsalar da, dünyada yaşayanların yukarıda olup bitenlerden haberleri yok. Sadece savaşa katılan yaşlılar öğreniyor bu sırrı ve onlar da dünyadan bir kez ayrıldılar mı, kurallar gereği bir daha asla geri dönmüyorlar. Yaşlıları evrensel bir savaşın içine çeken şey sadece yukarıda olup biteni öğrenme arzusu değil elbette. Merdivenlerden bile çıkamayacak durumda olan bedenlerine sonsuz bir gençlik vaat ediliyor savaşçı oldukları takdirde. Savaşta ölmenin korkusu ise azımsanacak bir risk, zaten oturup ölmeyi bekleyenlere…

 


Perry de işte bu karmaşık hisler eşliğinde kendisi gibi binlerce yaşlıyla birlikte ayrılıyor dünyadan. Uzun yol boyunca kendine benzer sebeplerle dünyadaki hayatlarından vazgeçen insanlarla dostluklar kurmaya başlıyor. Hepsi hevesliler ama içlerinden hiçbirinin kolonicilerin onları nasıl gençleştireceklerine dair bir fikri yok. Ta ki, yaşlı bedenlerini yeşile çalan olağanüstü güçlere sahip yeni, gencecik bedenlerle değiştirene kadar. Kuşkusuz sarsıcı bir değişim bu. Ancak onları bekleyen son derece zorlu ve vahşi savaş ortamı kadar değil… Koloni Güçleri, deneyimli, bir nevi bilgeleşmiş olgun zihinler ile genç bedenleri birleştirerek mükemmel savaş makinaları yaratmakta ustalar. Ama iş bu makinaları korumaya gelince… Yaşlı askerlerin üçte ikisi bir iki yıl içinde evrenin derinliklerine karışıyorlar. Bu iki yüzyıllık kesin istatistiksel veriden kaçınmanın yolu yok. Perry üzerinde fazla düşünmeden savaşmaya ve deyim yerindeyse canını kurtarmaya çalışıyor sadece. Ancak beklenmedik şekilde fark edilen hızlı düşünme yeteneği, savaşlarda gösterdiği sağduyu onu hızla yükseltiyor. Perry’nin kaderinde bu anlamda kahraman olmak var. Ve belki ölen karısıyla bir daha karşılaşmak, onunla yeniden emeklilik hayatı düşlemek… Bütün bunların olabilmesi için ise evrenin sahipleri olduğundan şüphelendiği bir ırkın gizemini çözmesi, büyüklü küçüklü bir dolu savaştan sağ çıkması ve üzerinde hiç kimsenin konuşmadığı özel kuvvetlerin ne menem bir şey olduğunu anlaması gerekiyor.


İnsan ruhunun karanlığı bilen için evrene bakıp da orada savaş görmemek neredeyse imkansız. Scalzi de öyle yapıyor. Ancak savaşın içinden çıkardığı barış umudu, günün teknolojisine dair hakim literatürü kullanması Yaşlı Adamın Savaşı'nı konusunun da ötesinde ilginç bir okumaya dönüştürüyor. Scalzi’nin Amerikan Bilimkurgu ve Fantastik Kurgu Derneği Başkanı ve en mühimi de bir Amerikalı olması dolayısıyla, hikayenin içine fazlasıyla Amerikalılık siniyor tabii ama bizde de bu konuda yılların idmanı var ne de olsa, çok fazla rahatsız olmuyoruz. Yaşlı Adamın Savaşı'nın evreninde devam eden diğer hikayeleri bekliyoruz…       


 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.

Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.

Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.