Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Bir kitapçıya girip, kitaplar arasında gezinerek, arka kapak yazılarına göz atmak, kapak görsellerine bakmak, hangisini okuyacağınıza karar vermek, oldukça keyifli, evet. Ama onun kadar keyifli bir başka geziyi de kitapları koyacağınız çantalar arasında yapabilirsiniz.
Sizin için derledik:
//php print_r ($fields); ?>
Bu yıl “İyileştiren Şeyler” temasıyla yola çıkan !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, 16 yaşında. 16-26 Şubat tarihlerinde İstanbul’da, 2-5 Mart tarihlerinde ise Ankara ve İzmir’de düzenlenecek !f İstanbul’un programı, bu yıl da, edebiyat uyarlamaları ve edebiyatçıların hayatları üzerine yapılmış belgesellerle edebiyatseverlerin dikkatini özellikle çekecek gibi görünüyor. İşte o filmler:
//php print_r ($fields); ?>
Pek yakında tüm dünyada tek bir dilin konuşulacağı tahmininde bulunmak için kahin olmaya gerek yok. Halihazırda uluslararası hukuk, ticaret, ulaşım, bilim ve sanatın dilinin İngilizce olduğu ortadır.
//php print_r ($fields); ?>
2011 yılının Mart ayı. Bir vakıf üniversitesinde yarızamanlı öğretim görevlisi olarak Türk Şiiri derslerine giriyorum. Ders seçmeli diye, şiir diye, hoca da yüzü yumuşak bir adama benziyor diye, kabasakallarımın arasından nasıl belli oluyorsa, notu da boldur diye sanırım, öğrenci sayısı da bol.
//php print_r ($fields); ?>
Keşfet'in bu ayki konuğu Berkun Oya, Kader'i neden seçtiğini kendi el yazısıyla yazdı!
//php print_r ($fields); ?>
Bu dünyada hiçbir kitap kurdu yoktur ki kütüphaneleri sevmesin. Kimi zaman kitapçılarda bulamadığımız bir kitabı aramak, kimi zaman o sessiz ve sakin ortamda rahat bir biçimde çalışmak, kimi zamansa sadece rafları dolduran yüzlerce kitapla vakit geçirmek için gittiğimiz yerlerdir kütüphaneler.
//php print_r ($fields); ?>
Günümüzde edebiyat dergilerinin geleceği kuşkusuz en çok tartışılan meselelerden birisi. Özellikle dijital medyanın son dönemlerdeki baş döndürücü gelişimiyle birlikte bu sorun giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ülkemizde de edebiyat dergilerinin genel kaygılarını göz önünde bulundurduğumuzda kendimizi ister istemez, bir kaosun ortasında buluyoruz.
//php print_r ($fields); ?>
Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.
//php print_r ($fields); ?>
Hafızamı zorluyorum, bulamıyorum, nerde yazmıştım onu da bulamıyorum, İskender’e sorsam söyler de, galiba bulamamaktan da biraz zevk alıyorum. Nedense ve nedensiz yere Michel Foucault’nun en çok Ece Ayhan’dan, belki de yalnızca Ece Ayhan’dan doğru bildiğim sözü geliyor aklıma: “Fazla anlaşıldığım için karanlıkta kalıyorum.”