Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

Sanal Müze Rehberi



Toplam oy: 91
Koronavirüs salgını sanat dünyasını bir hayli etkiledi. Dünyanın en önemli sanat fuarları iptal edildi ya da tarihi belirsiz şekilde ertelendi. Bununla birlikte bütün dünyada birçok müze, galeri, sanat inisiyatifi koleksiyonlarını online erişime açtı. Bu erişim sayesinde sanat eserlerinin gerçek halini değil ama bir ekran vasıtasıyla olan hallerini görmemiz mümkün oldu. İşte hem Türkiye’den hem de dünyadan dikkat çekici sanal müze örnekleri…

Koronavirüs salgınından dolayı hepimiz mümkün olduğunca evde vakit geçiriyoruz. İşe gitmek zorunda olanlarımız bile işten hemen sonra vakit kaybetmeden eve yani en güvenli mekâna bir an önce dönmeye gayret ediyor. Alışkanlıklarımız tamamen değişti. Çok değil iki ay önce yaşadığımız sosyal hayat bir ütopya kadar uzak görünüyor. İçinde bulunduğumuz bugünler, bu sıkıntılar, bu kapalı kalmalar elbette geçecek ve normal yaşantımıza döneceğiz. Ama döndüğümüzde bizi bekleyenin eski “norm”larımız olacağından şüpheliyim. Yakın zamanda hiçbirimizin gönül rahatlığıyla sosyalleşemeyeceğini, kalabalıklara giremeyeceğimizi, bir konsere veya sinemaya gönül rahatlığıyla gidemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu tarz radikal durumlar bazı konularda var olan değişimin hızlanmasına da neden oluyor. Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur. İki cihan harbi boyunca sosyal, siyasal, ekonomik hayattaki değişimler, dönüşümler bunun en büyük ispatı. Şüphesiz 2020 yılında yaşadığımız salgın da değişimlere neden olacak.

 

Evlere kapanmayla birlikte sanata eskisinden çok daha fazla değer verir olduk. Sanat daha görünür oldu. Amerikalı ünlü yazar Stephen King attığı bir tweetle bunu açık ve net bir biçimde yüzümüze vurdu: “Sanatçıların gereksiz olduğunu düşünüyorsanız, karantina sürecini müzik, kitaplar, şiirler, filmler ve resimler olmadan geçirmeyi deneyin!” Çok haklı. Bunlarla ilgilenmeyen insanların evde vakit geçirmeleri onlar için adeta hapis hissiyatında olabilir. Ama tüm bunlara ilgi duyan kişiler için bu süreç kendilerini geliştirmeleri, kendilerine vakit ayırmaları içinse bulunmaz bir nimet olacaktır.

Sanat dünyası da yaşanan bu salgından hayli etkilendi. Dünyanın en önemli sanat fuarlarından biri olarak gösterilen Art Basel Hong-Kong iptal edildi. Ama oluşturulan sanal fuarla satışlar yapılmaya devam etti. Benzer şekilde Ortadoğu’nun en önemli sanat fuarı Art Dubai de iptal edildi ve online satışlarla yoluna devam etti. Venedik Mimarlık Bienali ise şimdilik ertelendi. Bunun yanı sıra bütün dünyada birçok müze, galeri, sanat inisiyatifi koleksiyonlarını online erişime açtı. Bu erişim sayesinde sanat eserlerinin gerçek halini değil ama bir ekran vasıtasıyla olan hallerini görmemiz mümkün oldu. Bu durum da akla şu soruyu getirdi. Bu gelişmeden sonra kim müzelere para verip girer? Dünyanın en bilinen, en popüler, en fazla replikası yapılan, hakkında en fazla makale yazılan sanat eseri Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sı. Hepimiz bu eseri biliyoruz ama buna rağmen Louvre Müzesi’nde yer alan bu eseri görmek için hâlâ kuyruklar var. Bence koleksiyonların erişime açılması müzelere, galerilere olan ilgiyi azaltmayacak. Tam tersine insanlar bildikleri eserleri görmek için buralara salgın sonrası daha fazla ilgi gösterecekler.

SANAL MÜZE REHBERİ - SEÇMELER:
Sanal müzelerle alakalı birçok yerde farklı listeler var. Ben de hem Türkiye’den hem de dünyadan dikkat çekici bazı örnekleri bir araya getirdim.
Kültür ve Turizm Bakanlığı

Aralarında Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen Ayasofya ve Topkapı Sarayı Müzeleri’nin de yer aldığı birçok müzeye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın web istesi üzerinden ulaşmak mümkün.
* Anadolu Medeniyetler Müzesi
* Ankara Resim ve Heykel Müzesi
* Antalya Müzesi
* Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi
* Konya Mevlana Müzesi
* Dolmabahçe Sarayı
* Zeugma Mozaik Müzesi
* Efes Müzesi
* Göbeklitepe Örenyeri,
gibi ülkemizin en önemli müze ve ören yerleri erişime sunuluyor. Özenle hazırlanan arayüz sayesinde eserler ve ören yerleri hakkında detaylı bilgi almak mümkün.
İstanbul Modern

İstanbul’un ve Türkiye’nin ilk modern sanatlar müzesi İstanbul Modern eski mekânında yer alan Sanatçı ve Zamanı başlıklı sergisini sanal tur olarak sanatseverlere sunuyor. Bu sanal turda aynı zamanda müzenin koleksiyonunda yer alan eserler de var. Eserin üzerini tıkladığınızda gayet özenli hazırlanmış metinlerle detaylı bilgi edinebiliyorsunuz. Böylelikle normal zamanda bir müze ziyaretinde edinebileceğinizden çok daha fazla bilgi edinme imkanına sahip oluyorsunuz.
Sakıp Sabancı Müzesi
Sabancı Müzesi dijital sergiler için ayrı bir site üzerinden sanatseverlerle bir araya geliyor. digitalssm.org adresinden ulaşabileceğiniz sanal turda karşınıza seçenekler çıkıyor. Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu, Resim Koleksiyonu, Emirgan Arşivi, Abidin Dino Arşivi ve Süreli Sergi İçerikleri. Her sekmede karşınıza özenle hazırlanmış detaylı bilgilerin yer aldığı sayfalar çıkıyor. Müzenin 2002 yılından itibaren açılan sergilerinin tamamı yer almamakla birlikte sürekli olarak güncellemelerin, eklemelerin yapıldığını belirtmem gerek.

Yapı Kredi Sanal Müze
Yapı Kredi de yapikredisanalmuze.com adresinde sanatseverle bir araya geliyor. Üç ana bölümden oluşan sanal müzede bankanın tarihi, Atatürk’lü Yıllar ve Eski İstanbul Fotoğrafları ve Sikke koleksiyonları yer alıyor. Türkiye’nin en önemli sanat koleksiyonlarından birine sahip olan bankanın yakın zamanda bu koleksiyonunu da sanatseverlerin erişimine açmasını bekliyorum.
Arkas Sanat Merkezi
İzmir’de bulunan Arkas Sanat Merkezi de şimdiye kadar düzenlediği tüm sergileri sanal müzeyle sanatseverlerle buluşturuyor. Geçtiğimiz yıl büyük beğeni toplayan, önünde uzun kuyruklar oluşan ve farklı şehirlerden de insanların rağbet gösterdiği Picasso sergisi de dahil olmak üzere, 1001 Gece, Victor Vasarely, Hoca Ali Rıza, Asker Ressamlar, Ahmet Ertuğ’un muhteşem kütüphane ve opera binaları fotoğraflarından oluşan Sessizliğin Yankısı ve Arkas Koleksiyonu’ndan Post-Empresyonizm sergileri öne çıkıyor.

Pera Müzesi
Pera Müzesi Google Arts&Culture ile yaptığı işbirliği ile sanal sergilerini bu site üzerinden sanatseverlere sunuyor. Daha önce düzenlenmiş sergilerden bazılarına dair sanatçılarla yapılmış röportajlar sayesinde eserleri anlamak daha kolaylaşıyor. Ayrıca Google Arts&Culture üzerinden müzenin daimi koleksiyonlarına erişim de mümkün. Müzenin web sitesinden geçmiş sergilerin bir kısmının kataloglarına ücretsiz olarak erişebilmek artık baskısı olmayan ve/veya pahalı oldukları için alınamayan kataloglardaki metinleri okumak, görsellere erişmek için bulunmaz bir nimet.

Merkez Bankası
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da sanalmuze.tcmb. gov.tr adresi üzerinden koleksiyonlarını ilgilisine sunuyor. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi paralarının tamamının yer aldığı sanal müzede TCMB Sanat Koleksiyonu’nun maalesef bir kısmına yer verilmiş. Yakın zamanda koleksiyonun tamamının erişime açılacağını umuyorum. Ayrıca Amasya Tamimi’nin 100. yılı münasebetiyle Amasya’da açılan Modernin Dili başlıklı sergiyi ziyaret etmek de mümkün.

Google Art&Culture
Google’ın sunduğu bu hizmet adeta dipsiz bir kuyu. İçine girdiğinizde yolunuzu kaybetmeniz olası. Google hesabınızla giriş yaptığınızda kendi müzenizi, kendi galerinizi oluşturmaya imkan vermesi en büyük artılarından. Böylelikle tekrar görmek istediğiniz eserleri bir arada bulabiliyorsunuz. Temalara, sanatçılara, sanat akımlarına, ülkelere, zaman dilimlerine, şehirlere göre çok farklı şekillerde sıralamalar yapabileceğiniz portalda 80 ülkeden 2000’den fazla koleksiyon bir arada. Bunların içinden en dikkat çekenler:
* Louvre
* The Metropolitan Museum of Art (Met)
*Guggenheim Bilbao
*Van Gogh Museum
*Museum of Modern Art (MoMA)
*Uffizi Gallery
*Rijksmuseum
*National Gallery of Art, Washington DC
*Musée d’Orsay
*The State Hermitage Museum
*Kunsthistroisches Museum Wien
*The State Tretyakov Gallery
*Solomon R. Guggenheim Museum and Foundation
*Tate
*The British Museum
*Los Angeles County Museum of Art (LACMA)
Google Arts&Culture projesinde yer alan her bir koleksiyonda saatlerce vakit geçirmek mümkün. Bir teknoloji devi tarafından oluşturulduğu için de bazı eserleri normal gözle görmeyeceğiniz detaylara varana kadar incelemeniz mümkün.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.