Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Dünyanın Uğultusu

Sema Kaygusuz’un yeni kitabının yayıma hazırlandığını “bir şairin bir kitaba adlı adınca kahraman yapılmasının ilk” olduğu iddiasının sorulması sayesinde öğrendim. Türk romanı hakkında bir hayli malumat sahibi olmakla birlikte bu soru için doğrusu hazır bir cevabım yoktu.

 

 

 



İroni’nin İlham Verici Yıkıcılığı

Bir metni nasıl anlamalıyız? Metinde geçen kelimelerin tek tek anlamlarını bir araya getirerek bir metni anlayabilir miyiz? Keşke bir metni anlamak bu kadar basit olsaydı değil mi? Niçin ihtiyaç duyuyor insanlar ironiye? Yani bir yazar ne söylemek istiyorsa onu ifade etmiyor da niçin Eski Yunanca’da “kandırmak” anlamına gelen bir fiilden türetilen “eironeia”dan kaynaklanan ironiye başvuruyor?



Sizin Kafka’nız hangisi?

Kafka kült bir isim. Sadece eserleriyle değil, hayat öyküsüyle ve hatta fotoğrafıyla da... Dolaşımdaki iki fotoğrafı Che ya da James Dean’inkiler gibi dünyada en çok bilinen fotoğraflardan. Yüzü marka haline gelmiş. Hediyelik eşyalara, tişortlara basılmış.



Ben buradayım sevgili yazar, sen neredesin?

Haruki Murakami’yle 1Q84 üzerinden tanışacak okurlar için üzülüyorum. Çünkü muhtemelen yazarın bir romanını daha okumak istemeyecekler.



Üç kase şamanizm, bir tutam çevre sorunu, biraz da baharat

“İyi bir hikaye, sıkıcı kısımları çıkarılmış yaşamdır,” der Hitchcock. Romanda diyaloğun amacı okuyucuyu olay örgüsü hakkında ya da bir karakterin ağzından, diğer bir karakter hakkında bilgilendirmek değildir. İyi diyalog gerçek gibi algılanmalı, ancak gerçek hayattaki gevşek diyalogların birebir kopyası olmamalıdır.



Bugünün “Tutunamayan”ı

“Mecburi İstikamet” 1971 doğumlu Nurdan Başergil’in ikinci romanı. Hukuk eğitimi alan Başergil, edebiyata öykü yazarak başlamış ve 1994’te Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde dikkate değer bulunmuştu. Bir yıl sonra aynı yarışmanın birincisi seçildi. Kısa öykülerini topladığı ilk kitabı, 1996 yılında "Rüzgâr Çıktı" (Çağdaş Yayınları) adıyla yayımlandı.



İyisiyle Kötüsüyle Kötülük

Mehmet Eroğlu İyi Adamın On Günü’nü 2019’da yayımlamıştı. Üç ay içinde yazdığı Kötü Adamın On Günü’nü ise, 2020’nin başında çıkardı. Benzer atmosferlere sahip her iki roman da. İkisinin de kahramanı aynı: Sadık. Kötü Adam’da ismini değiştiriyor; Adil oluyor bir süre, sonlara doğruysa Öcal. Fakat itkileri, tepkileri, düşünceleri üç aşağı beş yukarı aynı, “iyi Sadık”la, “kötü Sadık”ın.



Tarih, ölür müsün, öldürür müsün?

İnsanın doğum ve ölüm arasında geçen sürecine eğer üretim ilişkileri dâhilinde ‘yaşamak’ deniliyorsa, bazı insanların yaşadıklarıyla geride bıraktığı şeylerle tarihte bir yer ediniyor olması da oldukça anlaşılır. Elbette bunun tarihsel diyalektik oluşturacağı da bir kesin.



İlk Kez Konaklayacaklar İçin Anayurt Oteli

Yusuf Atılgan, 1989 yılının ekim ayında öldü,  ilk  romanı olan Aylak Adam  1959 yılının ekim ayında  yayımlandı.



Kayıp Gül: Kendini Simyacı’nın Aynasında Gören Kitap (Yeni başlayanlar için Kişisel Gelişim)

Herkesin bir ölüm mevsimi vardır. Yaşayıp, atlatıp, kendinden arttırıp, hayata devam etmesi gereken... Genelde uzun süren...

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.