Şahane Bir Kitap Arşivi
Şahane Bir Kitap // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Sanat eleştirmeni, sanat tarihçisi, ressam, şair, toplumbilimci, düşünür John Ruskin, On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu eserinde sanayi devriminin sonuçlarını çevresel yönden ele alıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Birkaç sene önce, yazar arkadaşlarla oturup şu meseleyi tartışmıştık: Yazdıklarımızı hiç kimsenin okumayacağını bilsek, yine de yazar mıydık? “Okur” olmadan yazdıklarımız bir işe yarar mıydı? Hele ki okuruyla konuşan, okuru da kurmacanın içine davet eden, hatta onu hikâyesinin bir kahramanı haline getiren yazarlar ne yapardı okur olmasa?
//php print_r ($fields); ?>
Uzun bir tren yolculuğunun ardından Weimar’a ulaştığımda sadece yirmi bir yaşımdaydım. Genç yaşımda yapmak istediğim, Goethe’nin hayatının bir kısmını geçirdiği şehre gitmek ve kendime belki bir parça “ışık” bulmaktı. Tam olarak ne aradığımı bilmez halde şehre indiğimde 21 yıl önceydi ve internet yaygın değildi. İstasyon görevlisine en yakın gençlik evinin nerede olduğunu sordum.
//php print_r ($fields); ?>
Uzak, çok uzak gelecekte Tekdevletin hükmüne, matematiksel yanılmazlıktaki zorunluluğa mahkum yepyeni bir uygarlık. Dünyayla, ilkel olarak adlandırdıkları yaşamla tüm ilişkilerini yeşil bir cam aracılığıyla kesmiş, insanlara vatandaş yerine “sayı” diyen, insan yaşamını matematiksel bir çizelgeyle düzenleyen, bütün bunların içine mahremi de, cinselliği de katan bir yeni dünya...
//php print_r ($fields); ?>
Svetlana Aleksiyeviç, "yepyeni bir edebi tür" olarak tanımlanan, uzun bireysel monologları farklı seslerin duyulduğu bir kolaja dönüştüren özgün dokümanter tarzıyla 2015 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştü.
//php print_r ($fields); ?>
Bu, gecikmiş bir yazı. Zira Amerikalı genç yazar Maile Meloy’un öykü kitabı Tek İstediğim Her İkisi Birden’in Türkçede yayınlanmasının üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçti.
//php print_r ($fields); ?>
Bu yılın -daha başlarındayız biliyorum ama- en çok beklediğim romanlardan biriydi İsmail Güzelsoy'un Saf'ı.
//php print_r ($fields); ?>
"Her kitabın kendi kaderi vardır." Türk edebiyatının büyük yazarlarından birinden işittiğim bu sözü zaman zaman hatırlarım. Doğru söze ne denir? Kimi zaman çeviri kitaplar için bile böyle olabildiğini düşünürüm. İşte Silo da bana bu kaderi düşündüren kitaplardan biri.
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat eleştirmeni Adam Kirsch, Küresel Roman - 21. Yüzyılda Dünyayı Yazmak kitabında bir romanı küreselleştiren şey nedir sorusunun yanıtını arıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Ne demek nisyan? Bir şeyi unutmak, kasten terk etmek, gafil olmak… Hatırladıkça, hatırladıklarıyla var olan insan, unuttukça, kasten unuttuklarıyla ölüme yaklaşır, ölür, paradoksal olarak… Hatırlama ve unutma arasında bir cendere, ucu giyotinden yapılmış bir sarkaç gibiyse eğer hayat, yazı bunun neresinde durur peki?