Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

   

Şahane Bir Kitap


Şahane Bir Kitap

Türklerde Hayvan Sembolizmi




Toplam oy: 192
Çoruhlu’nun doktora tezinden hareketle oluşan bu kitapta en az 30 yıllık bir emek ve birikim yer alıyor. Bu da kitabı okurken dipnotlardan, anlatımdaki detaylara kadar hemen her alanda kendini belli ediyor. Sosyal bilimlere, sanata, eski Türk geleneklerine, tarihe, gündelik hayattaki alışkanlıklara, batıl inançlara dair önemli bir metin var elimizde.

Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu’nun Türk Sanatında Hayvan Sembolizmi Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanan 3. baskısıyla okurlarla buluştu. Bu baskıyı öncekilerinden ayıran en önemli fark, bu kez eserin iki cilt halinde ve genişletilmiş şekliyle yayınlanması. Uzun süre alanındaki tek kaynak olan bu kitap tartışmasız biçimde hâlâ alanındaki en önemli eser olma özelliğini koruyor.

 

Kitapta yer alan konular üç ana bölümde işleniyor. İslamiyet’ten önce Orta Asya Türk sanatı, İslamiyet’ten sonra Orta Asya Türk sanatı ve Osmanlı dönemi hariç Anadolu Türk sanatı... Kitabı okurken sadece sanattaki yansımalar değil, bunun kökeni de başarılı bir şekilde anlatılmış. Bu özelliğiyle adeta bir Türk mitolojisi kitabı olma özelliğini de taşıyor.

Sembollerin serüveni 

Eski Türk efsanelerine dair birçok açıklama kitapta mevcut. Ayrıca özellikle İslamiyet’ten önce Orta Asya’daki yaşantıya, oradaki inanç sistemine, Çin, Hint ve Pers etkisine örneklerle yer verilmesi kitabın değerini arttıran bir husus. Kuru kuruya semboller, resimler konulup bu sembol şunu temsil etmektedir gibi yavan açıklamalardan kaçınılmış, akademik disiplin içinde ama genel okura da hitap edebilecek bir eser ortaya çıkmış. 
Hayvanların sembolik manalarının eski metinlerde kozmolojik, mitolojik, astrolojik ve dini tasavvurlara dayanılarak nasıl oluştuğu, zaman içerisinde aynı sembollerin nasıl mana değiştirdiği ele alınarak okura karşılaştırma imkânı da sunulmuş. Kitabın adında geçen “sembolizm”e de kısaca değinmekte fayda var. Çünkü dilimize Batı dillerinden geçen bu kelime (İng. Symbol, Fr. Symbole, Alm. Symbol) Yaşar Çoruh’un kitabın ilk bölümlerinden birinde de bahsettiği üzere aslında güzel Türkçemizde farklı kelimelerle, nüansları gözetilerek kullanılabiliyor: simge, timsal, remiz, işaret, rumuz, âlem, belirti, nişan, nişane, belirti, iz, alamet…
Kitapta yer alan bazı hayvanlar ve hayvan grupları ise şunlar: Anka, Simurg, Phoenix, Garuda, Ejderha, Kartal ve avcı kuşlar, Arslan, Kurt, Kaplan, Ayı, At, Balık, Boğa, Öküz, İnek, Deve, Fil, Geyik, Kaplumbağa, Kedi, Koyun, Koç, Keçi, Köpek, Maymun, Tavşan, Tavuk ve Horoz, Tilki, Yılan
Otuz yıllık emeğin ürünü

Çoruhlu’nun doktora tezinden hareketle oluşan bu kitapta en az 30 yıllık bir emek ve birikim yer alıyor. Bu da kitabı okurken dipnotlardan, anlatımdaki detaylara kadar hemen her alanda kendini belli ediyor. Sosyal bilimlere, sanata, eski Türk geleneklerine, tarihe, gündelik hayattaki alışkanlıklara, batıl inançlara merakınız varsa zevkle okuyacağınız bu eseri tavsiye ederim.
Kitabın baskısına hayli özen gösterilmiş. Seçilen kâğıt, cilt, kutu vs son derece başarılı ama kitapta kullanılan görseller ve görsellerin uygulanmasıyla alakalı aynı şeyi söyleyebilmek maalesef mümkün değil. İç sayfalarda yer alan çizimlerin -ki bu çizimlerin büyük çoğunluğu bizzat Yaşar Çoruhlu’ya ait- sayfa içi kullanımında ideal yerlerinde değil. Her iki cildin de son kısmında bulunan resimlerde ciddi manada kalite sorunu var. Bazı resimler maalesef siyah beyaz. Sanatla alakalı bir kitapta detaylar son derece önemliyken Çoruhlu’nun uzun yıllardan beri çeşitli kaynaklardan topladığını tahmin ettiğim bu resimlerin daha net hallerinin yer almasını arzu ederdim. Ayrıca bir okur olarak söz konusu resimlerin kitabın ilgili bölümünde olmasının okumayı kolaylaştıracağını düşünüyorum ama resimlerin yer aldığı bölümde farklı ve daha kaliteli bir kâğıt kullanıldığı için bu pek de mümkün olmamış.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.

Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.

Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.