Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Bir yanıyla bilimkurgu, diğer yanıyla fantastik

Polisiye kitaplarıyla bilinen Algan Sezgintüredi, bu kez absürt bir romanla okurların karşısına çıkmış. Tür olarak da polisiyenin dışında bir alan seçmiş. Süperben romanının tam olarak hangi türde olduğunu kestirmek zor aslında, okuduktan sonra bile bu konuda insan emin olamıyor.



Yazmak ile resim yapmak arasındaki fark

Çoğu roman ve öykünün, gerçek hayatın aksine, bir odağı bulunur; olaylar bu odak doğrultusunda, bir neden-sonuç ilişkisi içerisinde akar ve hikaye, odağa hizmet etmeyen detaylardan temizlenmiştir.



“Yurtdışı” demeyelim isterseniz!

Kütüphaneler ve okur-yazarlık üzerine düşünen, dört yıl boyunca Borges’e kitaplar okuyan, Ahmet Hamdi Tanpınar hayranı Alberto Manguel’i hepimiz biliyoruz; hatta bu ismi, 2015 yılında bir söyleşi için geldiği Boğaziçi Üniversitesi’nde dinleme şansı bile bulmuştuk.



Anlatma arzusu

İnsan yaşadığı yere benzer derler, doğrudur. Doğup büyüdüğünüz yerde öldüğünüzde, sizinle beraber kocaman bir semt de doğup, büyüyüp yaşlanır sanki. Semt sizden önce de vardır, sonra da olacaktır elbette ama bu gerçek sizin gördüklerinizin, yaşadıklarınızın ve anlamlandırdıklarınızın biricikliğini değiştirmez. Büyüdüğünüz yeri unutmanız pek mümkün değildir.



Çok daha farklı olabilirdi ama olmuyor

Kuzey Japonya'da yaşayan Aynu halkını duymuş muydunuz? Ayıların neredeyse şeref konuğu muamelesi gördüğü bu toplumun en ünlü ritüeli günümüzde kaybolmaya yüz tutmuşsa da, şaşkınlık yaratmayı sürdürüyor. Kış sonlarında kaçırılan bir bebek ayının bir kadına verilmesiyle başlayan bu ritüel, ayının büyük ihtimam ve sevgiyle büyütülmesini, şımartılmasını kapsıyor.



Hiçbir Şey Hakkında: Gariplikler

Seinfeld’in mizahının arkasında yatan büyük gücün, dizinin hiçbir şeyle ilgili bir dizi olmasından ileri geldiği rivayet edilir; kült televizyon dizisi, sezonlarından birinde bu tartışmaya da odaklanır. Karakterler Jerry ve George, bir televizyon programı yapmak istediklerinden bahsederler. Bu program, hiçbir şey hakkında olacaktır.

 



Cevaplarına ulaşamayan soruların öyküsü

Urdu edebiyatının en önemli öykü yazarlarından Saadat Hasan Manto’nun öyküleri aracılığıyla, Hindistan’da yaşanan bölünmenin oluşturduğu kimlik sorunlarına uzaktan da olsa tanıklık ediyoruz.



Bir yazar-gezerin metinleri

Cees Nooteboom, her zamanki gezilerinden birisinde, “2008 yılında, Münih’te bir Şubat günü, Marienplatz’da Sandor Marai’nin bir kitabını” satın alır ve onu okuyacak bir yer bulmak için yürümeye başlar. Tesadüfen, oturduğu lokantada önüne gelen peçetede -yazlarını geçirdiği adanın denizinin renginde, mavi harflerle- Poseidon yazmaktadır, denizlerin tanrısı!



Tersine akan bir nehir

“Dans edeceğim. Her bir notayı hatırlayacak, bedenimi ritme uyarak hareket ettireceğim; çünkü kendime kim olduğumu hatırlatmanın en iyi yolu bu; özgür bir kadınım ben!” (s. 88)



Çiftedikişli ve hristoteyelli

Salâh Birsel Türkçenin en ilginç, en özgün üslupçularından biri. Birkaç cümlesini okuyunca bile, “işte Salâh Birsel,” diye tanıyabileceğimiz bir sesi var.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.