Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Hangi 'aşk hikayesi' sıradan sizce? Bence ‘hiçbiri.’ Aşkın sıradanı olmaz. Yaşanan aşkların bulunduğu toplumda ne kadar çok benzerleri varsa, o zaman o aşk toplumdakilere sıradan gelebilir. ‘Türk filmlerindeki gibi’ deriz ya!
//php print_r ($fields); ?>
Beden, simgelerden oluşmuş bir otobandır. Diyebilirim. Bir başkası, heykeltıraş elinden geçmiş bir mücverdir sadece diye tanımlayabilir. Kimi, ulvi bir manası olduğunu iddia ederken kimi derhal büyüyüp onu başarılı ve çalışkan bir porno star atölyesi haline getirmek için uğraşır.
//php print_r ($fields); ?>
Kentlerle kurduğumuz ilişki de diğer canlılarla ve nesnelerle kurduğumuz ilişkiye benzer. Kentlerin ötekilerden farkı kapsayıcılıkları, bir tür “kap” olmalarıdır belki. İçinde insanları, nesneleri, şeyleri, yeni kavramları, kokuları, görüntüleri, estetiği barındıran, onlarla şekillenen vücut, kişilik bulan bir kap.
//php print_r ($fields); ?>
Norveçli yazar Karl Ove Knausgaard’ın Kavgam serisi, Norveç’te yayımlandığında kısa sürede yüksek bir satış rakamına ulaşırken, İngilizceye tercüme edildikten sonra uluslararası çok satanlar listesindeki yerini hemen aldı. Ancak “çok satanlar” ibaresinin yarattığı pürüzlü hissiyat Kavgam için geçerli değil.
//php print_r ($fields); ?>
Yalnızlığın pek çok yönü var. Ama edebiyatla yalnızlık birlikte anıldığında, aklımıza öncelikle yazarın kişisel yalnızlığının gelmesi dışında bir seçeneğimiz var mı acaba? Benim aklıma başka türlüsü gelmiyor.
//php print_r ($fields); ?>
Bütün dünyanın sözü bir, dili birken insanlar Sinear diyarında kerpiçten bir kule yapmaya giriştiler. Tevrat’a göre Rab, Ademoğullarının kulesinden hoşnut olmadı ve birbirlerinin dillerini anlamasınlar diye onların dillerini karıştırdı. Ve insanlar birbirleriyle anlaşamayınca dağıldılar. Malum bu kule, Babil’di.
//php print_r ($fields); ?>
Ustam ve Ben bir şefkat anlatısı. Aşk diyemiyorum, tutku hiç değil. Cihan bir kapaktan ötekine aşkı öğrenemediğinden, gerçek bir âşık olamadığından yakınıyor. Öte yandan tutkulu bir öğrenci olduğunu, öğrenme tutkusunun diğer arzularını gölgelediğini ima ediyor. Oysa Cihan'ın şakirtliği de tutkulu değil kanımca. Yusuf gibi kendinden geçmekten aciz.
//php print_r ($fields); ?>
Belki de en doğrusu buydu. Gecenin Sonuna Yolculuk’tan sonra Profesör Y ile Konuşmalar’ın gelmesi. Ne de olsa ilki bir makineydi. Delik deşik üniformalar ve başıbozuk kelimeler ve kuduz torbası salyalar ve üç milyon üç yüz otuz üç bin üç yüz otuz üç noktalar ve kan ve kemik ve ölüm ve kalım ve insan ve müsveddesi ve meselesiyle inşa edilmiş dev bir makine.
//php print_r ($fields); ?>
Selim İleri’nin son romanı Bu Yalan Tango, Nisan ayında, Everest Yayınları’ndan çıktı.
//php print_r ($fields); ?>
Stieg Larsson’un “Millennium Üçlemesi”, 41 ülkede 20 milyona yaklaşan satış rakamı ve kazandığı edebiyat ödülleri ile kitap endüstrisi için global ölçekte fenomen olmuştu. Birkaç da sinema uyarlaması yapıldı. Yapılmaya devam da edecek. Üçlemenin biraz gecikmeli başlayan Türkiye serüveni de gerek satış rakamları gerek aldığı eleştiriler açısından başarılıydı.