Şiir Arşivi
Şiir // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
XIX
Su da doğa! Yine de pek dayanamaz yalnızlığa
Gördüğünü göresin ister. Yoksa nasıl karışır
Ilgar rüyalara? Kim kanatlandırır güzelim
Sevinçleri bir ucundan? Yolunuz bunca uzun-
Gizemin boyuna dolaşmalı ki içinde büyümesin
Hiç korkuları. Sonra en derinlere bile ışırken
Çıkarır dünyamızda neden var olduğunu:
//php print_r ($fields); ?>
Haritadan silinmeseydi Varto’ya da giderdim
Haritadan silinmiş nice yerlere gittim
Sözcüklerden bir yurt kurdum kendime
Ağır ağır inşa ettim
Her kitap bir bölgeydi
Leylâ İçanadolu
Gül Güney’di ve kendim
Taşları Efes’ten değil
Anadil’den getirdim
Ne Doğu ne Batı’ydım
Daha çok Anadolu
Gömleğim yerli kumaştan
//php print_r ($fields); ?>
//php print_r ($fields); ?>
I
ruhu biter, bacakları başlar, bir tabanca dövmesi
bilinmiyor kimin elinde aşkın onulmaz tetiği
ne leylak ne yasemin ne sümbül ne lâle bahçesi
salınır göğsünde rugan bir çanta gibi süslü kalbi
söyle omuzlarından dökülen ipekli zaman mı?
tuhaf şivedir anlaşılmaz işveli dudaklarında ruj
anlamıyor nehir mi yoksa rimel mi akan mısralardan?
//php print_r ($fields); ?>
En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
//php print_r ($fields); ?>
yağmur yağacak gibi
şemsiyeyi açsan iyi olacak
dizlerinin ağrımasından belli ölü babanın
parmağı değdi değecek
ziline oğul kapısının
leylak diyorum sızdırıyormuş
gibi bir testi
her ölüm bir diriliş
terket bedenini ey kalp diyor çaresiz
bir ada ol, sen, sığınma dedim
ahh oğul oturuyor (mu) ölü baban
altında şemsiyenin
//php print_r ($fields); ?>
Sanki nasıl gitseydik! belki, örtük sabahların yurduna.
Sonra, yağmurlar başlarken...
İşte orada, sevişecek zamanımız asla olmadı.
En mutena köşen ki, o deniz; durmadan öldüğümüz, kıyısında.
Şimdi bak ve gör!
Bizi adam eden o yaz, bir çıkrık gibi iniyor gecenin kuyusuna.
Köpeklerin taze kemiğini sıyırırken...
//php print_r ($fields); ?>
yenilendim. başladım. marifetmiş
ândır tozu alınmış sehpada
bana ak sabun kokusu söylendi
lavantanın en çingenesi: başla
açılmış çarşaf gibi intizamlı
buruştur, ölüyorum kokladıkça
benden kalan beni de terk edeyim
dokun bana itiraz açıldıkça
başlamak zor öğretilen hayatta
uzun boşluklar soğutur biz!i
birikirken yalana alışmaya
//php print_r ($fields); ?>
a
Gece olur, ut çalardı yıldızlar
Bakır renkli sularla akardı gök
Ay tülden giysisine bürününce
Sabah olur kaybolurdu hece hece
Çocukluğu elmasa çeviren gece
Düşünceleri soyunca giysisinden
Büyürdü kuşların ovası
Derin dağlar arasında
Ceketini sırtına atınca yollar
b
Geçmiş gelecek bugün, o sonsuz ürperti
//php print_r ($fields); ?>
1. İstasyon kahvesinde vakit orta-şekerli
kahvesini içerken bile
sürer insanın yalnızlığı …
2. Çınarların yaşları gölgelerinden büyük
Birbirine karışmış mayıs serçelerinin sesleri
ne erkeği belli ne de dişisi
öyle içkenler ki sevişmelerinde