Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Editörden // Mars'taki tuzlu su




Toplam oy: 845

“Dünyaca ünlü Lübnan asıllı şair Adonis ile ressam Habib Aydoğdu ortak bir sergi projesi için bir araya geldiler. İki sanatçı ‘Dizeler ve Renkler’ adını taşıyan proje kapsamında birbirlerinin sanatından etkilenerek yeni üretimler yapıyorlar. Adonis geçtiğimiz günlerde Ankara’da Aydoğdu’nun atölyesinde uzun süre resimleriyle baş başa kaldı, Aydoğdu da Adonis’in şiirlerine bir okur olarak değil ressam olarak baktı. Türler arası buluşmanın ortaya çıkaracağı çalışmalar 2016 yılının Ekim ayında İzmir’deki Folkart Galeri’de sergilenecek.” (Hürriyet, 28 Eylül 2015) Adonis ile Aydoğdu’nun bir araya geldiği bu proje haberi, sanat ile edebiyat arasındaki etkileşimin ne ilk ne de son örneği hiç kuşkusuz; belki en taze haberlerden biri diyebiliriz en fazla. Şimdilerde ise bu etkileşimin izlerini, algılarımız daha bir açık olarak sürüyoruz; başlığı “Tuzlu Su” olarak belirlenen ve 5 Eylül’de başlayıp 1 Kasım’a kadar sürecek 14. İstanbul Bienali’nin yarattığı dinamizmin, yaydığı enerjinin etkisiyle...

 

Nasıl ki yayınevleri “özel” kabul ettikleri bazı kitapları özellikle İstanbul Kitap Fuarı döneminde yayımlamayı tercih ediyorlarsa, birçok galeri de “özel” sergilerini özellikle İstanbul Bienali döneminde ziyarete açıyorlar. İşte biz de SabitFikir’in yeni sayısında, yalnızca içeriğiyle değil, birçok farklı mekanda ona eşlik eden –paralel– sergilere vesile olmasıyla sanat ortamını hareketlendiren 14. İstanbul Bienali’nden hareketle, güncel sanat-edebiyat ilişkisini ele alan bir dosya hazırladık. Seda Ateş’in kaleme aldığı “Edebiyat güncel sanatın neresinde?” başlıklı dosya yazısı, bu ilişkiyi, en baştan başlayarak henüz geçen aya kadar sergilenmeye devam eden işlere dek irdeliyor.

 

Bienal algılarımızı hazır açmışken; bir taze haber de bilim dünyasından... Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), Mars’tan elde edilen fotoğraflarda sıvı su akışına ait izler bulunduğunu açıkladı. Fotoğraflarda, belli zamanlarda görülen ve yılın geri kalan bölümünde kaybolan siyah çizgilerin, periyodik olarak akan tuzlu suların sonucunda oluştuğu ortaya çıktı... Küratör Carolyn Christov-Bakargiev, “tuzlu su”yun Karadeniz’deki Rumelifeneri’nden Yunan mitolojisinde Altın Post’u arayan İason önderliğindeki Argonotlar’ın geçtiği, sekiz bin beş yüz yıl önce bir su kanalı olarak açılmış dar ve kavisli bir fay hattı olan İstanbul Boğazı’na, oradan da Akdeniz’e doğru, Bizans İmparatorluğu’nun düşmanlarını sürgün ettiği ve Troçki’nin 1929’dan 1933 yılına kadar yaşadığı Büyükada’ya uzanacağını söylemişti. 

 

Tuzlu suyu keşfe devam o zaman!

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.