Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Morrison'ın Nobel konuşması: "Nobel, medeniyetlerin sesidir"




Toplam oy: 1140

İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Çehov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi. Fakat Akademi, ödülü en az bu isimler kadar hak eden William Faulkner, Ernest Hemingway, John Steinbeck, V.S. Naipaul, Doris Lessing gibi birçok edebiyatçıyı ödüllendirdi.

 

Ödüle layık görülen edebiyatçılar da yazarın sorumluluklarına ilişkin konuştular. Peki, neler söylediler?

 

Bu soruya cevap olsun diye her hafta bir edebiyatçının, ödül töreni sırasında yaptığı konuşmayı yayınlamaya devam ediyoruz.

 

İşte, Toni Morrison'ın ödül aldığı 1993 yılında yaptığı konuşma:

 

"Nobelli yazarlar beni hem zorladı, hem besledi"

 

 

Majesteleri, Prens Hazretleri, Bayanlar ve Baylar,

 

Bu salona, buraya benden önce gelenlerin ruhlarıyla sarılmış bir halde girdim. Aralarında, yapıtları bana farklı dünyaların kapılarını açan isimler de bulunan, bu Nobel Ödülü sahipleri, bir yandan göz korkuturken, diğer yandan insanı kucaklıyorlar. Sanatlarının kapsamı ve özgünlüğü, cesaretleri ve bakış açılarının netliğinden dolayı bazı durumlarda kalbimi kırdı. Sanatlarını uygulamaktaki, hayret verici muhteşemlikleri, beni hem zorladı hem de besledi. Onlara olan borcum, beni bu seçkin gruba dahil ettiği için İsveç Akademisi'ne olan borcumla yarışacak nitelikte.

 

Ekim ayının başlarında, sanatçı bir dostum bir mesaj bıraktı. Bu mesajı haftalarca telesekreterde tuttum ve sesindeki titrek mutluluğu ve kelimelerindeki inancı duymak için tekrar tekrar dinledim. Mesajda şöyle diyordu: "Sevgili kardeşim, aldığın ödül aynı zamanda bizim sayılır ve seninkilerden daha iyi ellerde olamazdı." Mesajındaki şevk, haklı iyimserliği ve olağanüstü güveniyle bugünü benim için çok anlamlı kılıyor.

 

Ancak bu salondan, salona girdiğimde hissettiğimden daha hoş bir duyguyla ayrılacağım. Bu da gelecekte Nobel Ödülü'nü alacak olanların ruhlarıyla sarmalanacağım için olacak. Onlar, ben bu sözleri söylerken bizi hayal bile edemeyeceğimiz kadar aydınlatacak o dili araştırıyor, kelimeleri eliyor ve parlatıyorlar. Bazıları bu tanrısal tapınakta bir yer edinebilecek, bazıları edinemeyecek dahi olsa, bu çatı altında bir araya gelenlerin sayısı gittikçe artıyor. Sesleri, kendilerinden önceki ve gelecekteki medeniyetlerin sesi oluyor, bizi hayal güçleriyle gözlemliyorlar; böylece perçinleniyoruz. Onlarsa ne gözlerini kırpıyorlar, ne de dönüp gidiyorlar.

 

Bu yüzden, İsveç Akademisi'nin bana bahşettiği bu ödülü, atalarımın bana verdiği armağanları, kız kardeşlerimin kutsamalarını ve gelecek yazarların beklentilerini de dikkate alarak kabul ediyorum. Bu mutlu anı benimle paylaşmanız dileğiyile.

 

 


 

 

* Çeviren: Elif İlik

 

* Diğer Nobel konuşmaları için tıklayınız.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.