Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

// En çok okunanlar



Ağaçları nasıl bilirdiniz?

Bin yıllık ömrü olan bir ağaç; zeytin... Dile kolay bin yıl... Bin yıl boyunca bir başına durmak, toprağa kök salmak... Meyve vermek her yıl durmaksızın, sürgün, dal ve yaprak... Yağmuru beklemek sabırla kurak aylar boyunca, rüzgara göğüs germek cesurca, baş eğmemek... Ondandır ki tarihi otuz bin yıl öncesine dayanan zeytine bu topraklarda “ölmez ağaç” demişiz.



Sınırda hayaletler

Sınırı geçenlerin sayısı bugün itibariyle beş bini bulmuş, geçmeye niyetlenenler ise on binlerle ifade ediliyor. Herkes onlara mülteci diyor, mülteci kelimesi içinde tekinsizi, tedirgin ediciyi, tehlikeyi de barındırıyor elbette. Siz onlara istenmeyenler de diyebilirsiniz tabii.



Tanrısız din, umutsuz mutluluk!

Tanrısız din olur mu, ya umutsuz mutluluk? Cevap veriyorum: Pekala evet...



Ölüme değil, yaşama bakan eleştiriyi beklerken

Yazarın ölümü, şairin ölümü, şairenin ölümü ve eleştirmenin ölümü... Malum, modernizmin edebiyata getirdiği bu tırnak içinde “ölüm” düşüncesine, “sanatın insansızlaşması”na, “yazarın ölümü”ne, bu edebi ölüm sorunsalına hayli uzağız. Uzağız çünkü Türk edebiyatının geçirdiği bir modernizm süreci yok zaten.



2013’e sorsam, devlet destek verir mi?

Tam Sabitfikir ekibinin hazırladığı yıl sonu edebiyat değerlendirmelerini didik didik edip yılın en önemli edebiyat olayı nedir diye düşünüp durmaktayken, birim başına düşen olay/felaket sayısını nefes kesici bir şekilde arttıran ülke gündemi imdadıma yetişti. Evet giderayak “edebiyat eserlerinin desteklenmesi hakkında” çıkan yönetmelikle sarsıldı bünyem ve de gündem.



İnsanlığın yeni masalı, “çok satma” tutkusuna yenik düşmese!

Geçen hafta, yeni edebiyatın doğumunu beklerken yaşadığımız sıkıntıların kaynaklarından, "çok roman-az edebiyat"ın sebeplerinden birine, edebiyatın dişil yüzündeki sorunlara değinmiştim.



Kiran Desai'yi kimler, niye okuyacak ya da magazin edebiyatı öldürür mü?

Kiran Desai’yi hiç okumadım, ama okuyacaktım; belki İngiltere’nin en saygın edebiyat ödülü Man Booker’ı alan en genç yaştaki kadın yazar olduğu için, belki Türkçeye çevrilen romanı Kaybın Türküsü ilgilendiğim bir konu olan göçe, göçmenliğe dair olduğu için, belki de sırf Can Yayınla



Eleştiri, tamamen cinsel bir tercih mi?!!

Eleştirinin, eleştiri söylemlerinin cinsellikle doğrudan ilintili olduğunu düşündünüz mü hiç? Freud’un izinden gidenler, cinsel olandan tamamen bağımsız bir bölge var mı ki, diye manidar biçimde gülümseyeceklerdir şüphesiz bu soru karşısında. Ama soru sorudur işte ve cevap verebilmek için eleştiri işlevinin kendisini sorgulayarak işe başlamak gerekir.



Felaket senaryolarında barış arayışı

Dünya değişti… Bütünüyle hissediyoruz, bütünüyle kuşkuluyuz, bütünüyle huzursuzuz… Avcı-toplayıcıydık bir zamanlar, doğaydık, doğanın kendisiydik, sonra bir şeyler harekete geçti içimizde, toprağı keşfettik, ona bağlandık, bağlandıkça benlik bilincimiz de gelişti, ayrıştık sonra, çoğaldık, evrimleştik işte diğer bir deyişle… Doğadan, topraktan kopmak için nice savaşlar verdik, koskoca bir meden

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.