Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Üzerimizde etkisi büyük olan yazarların yaşamlarını da merak ederiz. Doğduğu, büyüdüğü coğrafyayı, kültürü ayrıntılarıyla bilmek isteriz. Ömrünün geçtiği şehirleri, yürüdüğü sokakları, hatta ebedi mekanları olan mezarlarını ziyaret etmek bizim için yazara olabildiğince yaklaşmak anlamına gelir.
//php print_r ($fields); ?>
Televizyonda yayımlandığı dönemde, hem edebiyata hem de popüler kültüre verdiği sonsuz referanslarla benzersiz bir dünya yaratan Leyla ile Mecnun dizisi, yayından kaldırıldıktan sonra da sosyal medya başta olmak üzere pek çok mecrada mizah anlayışımıza damga vurmayı sürdürdü.
//php print_r ($fields); ?>
Yazdığı romanlar ya da şiirlerle ün kazanmış birçok yazarın, biri kadim diğeri modern bu iki tür arasında sıkışıp kalmış ve bir türlü hak ettiği yeri tam olarak bulamamış olan öykü türünde de eserler verdiğini biliyoruz. Fakat, eğer bir yazar sadece öykü türünde eserler vermemişse, çoğu zaman öyküleriyle anılmaz.
//php print_r ($fields); ?>
Amin Maalouf, Türkiye’de çok az yazara nasip olabilecek bir sevgi halesiyle sarmalanmış bir yazar. Her kitabı sadece çok okunmakla kalmıyor aynı zamanda edebi çevrelerde tartışılmaya değer görülüyor. Hatta edebi çevrelerin dışına çıkıp düşünce dünyasına da ilham veriyor. Eleştiriler de ardından geliyor tabii ki.
//php print_r ($fields); ?>
Jeff Vandermeer’ın Southern Reach üçlemesinin Türkçeye çevrilmesi ve ardından bu serinin ilk kitabı Yok Oluş’un (Annihilation) sinemaya uyarlanmasıyla, tartışmalarımızı China Miéville’in eserleriyle kısıtladığımız bir türün, “yeni tuhafkurgu”nun Türkçedek
//php print_r ($fields); ?>
“Özel Kütüphaneler” projesinin ilk hazırlık aşamalarında dahi Kadın Eserleri Kütüphanesi aklımızdaydı; ama özellikle mart ayını beklememiz, tesadüf değil elbette! 8 Mart dolayısıyla, belki en yoğun dönemini yaşıyor olabilir ama sunduklarıyla, her daim aklımızın bir köşesinde durmasında fayda var hiç kuşkusuz.
//php print_r ($fields); ?>
Emily Dickinson’a geçmeden önce kendi çocukluğumu ve bahçe hikâyemi anlatacağım size... Macera olsun diye evden kaçıp gün batarken kimsenin ruhu duymadan döndüğüm çocukluk yıllarımda, bütün evlerin bahçeli olduğunu sanırdım. Neden, çünkü şanslıydım; oturduğumuz sakin mahallede bütün evler bahçeliydi, bizimki de.
//php print_r ($fields); ?>
Modern İran edebiyatını, sanırım bir kısım özel ilgili okur haricinde pek tanımıyoruz. Öykü ve romanda Sâdık Hidâyet, şiirde Furuğ Ferruhzad dışında bir isim verebilmek pek de kolay değil.
//php print_r ($fields); ?>
Yılın kırmızı balonlu, göbeği kalpli pelüş ayıcıklı, çilek-çikolata fondü mevsimine geldik. Bu ajandaya paralel olarak, "En ölümsüz 10 aşk romanı", "Ağlamaktan helak olacağınız 15 romantik roman", "Unutulmaz aşk hikayeleri" başlıklı listeler şubat ayı boyunca orada burada karşınıza çıkmaya başlayacak.
//php print_r ($fields); ?>
Hayatın, hatta kâinatın anlamını verdiğini iddia eden kitapların rafları doldurması, bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de olağan bir durum. Evren ile nasıl bağ kurulur, başarının sırrı nedir, nasıl terfi alınır, plaza hayatının insanı bitiren boşluğuna nasıl anlam katılır? Hayatına mana katmak isteyen; okuyan, ama sandığı gibi iyi bir okuyucu olmayan beyaz yakalıya yazılır bu kitaplar.