Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Philip K. Dick (1928-1982), Elektrikli Düşler’de bir araya getirilen öykülerinde güç, biyopolitika, hafıza, söylem, bireyleşme gibi çok mühim kavramları yarattığı dünyalarda ufak ters köşelerle anlatıyor. Yüzde 99’u tanıdığımız, yaşadığımız dünya gibi çalışan bir evrene yüzde birlik zekice bir dokunuşla sorgulamadığımız pek çok kavramı çalkalayıp geri bırakıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Spekülatif kurgunun farklı alanlarında eserler veren 1989 doğumlu yeni bir kalem Rivers Solomon. Amerikalı yazar, ne yazık ki daha dilimizde okuma fırsatı bulamadığımız bilimkurgu türündeki An Unkindness of Ghosts (2017) adlı ilk kitabıyla adından söz ettirmişti.
//php print_r ($fields); ?>
Köpekler İçin Gece Müziği’nin ilk baskısı Can Yayınları arasından 2014’te çıkmış. Yeni baskısıysa, Ocak 2020’de Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Bu arada üç baskı yapmış kitap. Faruk Duman dikkat çeken bir romancı… Köpekler İçin Gece Müziği’nin okuyucu üzerinde negatif etkiye neden olduğu söylenebilir. Roman bitince okuyucu merak içinde kalıyor. Bu arada epey hırpalandığını da düşünüyor.
//php print_r ($fields); ?>
Bir arkadaşımın arkadaşının anlattığı hikayede, kırklarına doğru bir sanat akademisinde çalışmaya başlayan, ilerleyen aylarda da öğrencilerin resim bilgisiyle kendi eksiklerini karşılaştıran bir memur yaşıyormuş. Bu görevli zamanla, işi hızlandırmak için ünlü tabloların kötü kâğıda basılı görüntülerini toplayan, topladıkça haletiruhiyesini dağıtan bir karaktere dönüşüyor.
//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz yüzyılda, entelektüel ve manevî nüfuzları coğrafî sınırların ötesine geçen çok sayıda münevver ve mütefekkirle şenlendi gönül dünyamız. Asıl derdimiz, bu şahsiyetlerin Batılı ya da Doğulu olması değil ulaşıp şerh etmeye çalıştıkları hakikatten ne oranda pay aldığımız. Entelektüel bir yolculuğa çıkmak için sanat ve içerdiği hakikat oldukça kıymetli bir “yol azığı” hiç şüphesiz.
//php print_r ($fields); ?>
Hayat tuhaf tesadüflerle dolu… Son günlerde yapay insan meselesine takmış bir halde, Despina Kakoudaki’nin Robot Anatomisi kitabının Frankestein’ı ele aldığı bölümünü okurken, karşıma iki üretken akademisyenin kitabı çıkıverdi: Babam Sağ Olsun: Frankenstein 200 Yaşında.
//php print_r ($fields); ?>
Ahmet Hamdi Tanpınar, eserlerinde hayatın saklı olan tarafını, görünenin ardındaki görünmeyeni okuyucuya görsel, duyusal bir şölen gibi anlatan yazarlarımızdan biridir. Bir başka ifadeyle görünenin yanında günlük hayatın koşuşturmaları arasında ıskalanan, esasında hayatın estetik yönünün saklı olduğu başka boyutlara götürür.
//php print_r ($fields); ?>
Türk edebiyatında öyküyü Sait Faik öncesi ve sonrası olarak ayırırsak sanırım abesle iştigal etmiş olmayız. Sait Faik Abasıyanık’ın hazırladığı yazınsal zemin üzerine hızla artan kentleşmenin ve kent hayatının etkileri, bireyi önceleme, varoluşu öyküde sorgulama gibi modernist yaklaşımların 50’ler sonrasında öykünün çehresini değiştirdiğini görüyoruz.
//php print_r ($fields); ?>
“O gün Cosima edebiyat öğretmeninin on dersinde öğrendiğinden çok daha fazla şey öğrendi. Meşenin dişli yaprağını pırnalın mızraksı yaprağından, sığırkuyruğunun kokulu çiçeğini tarla sarmaşığının çiçeğinden ayırt etmeyi öğrendi.” Hayatı böyle öğrenir Cosima; birinin ona bir çiçeği tarif ederek öğretmesindense, o çiçeğe dokunarak öğrenmeyi tercih eder.
//php print_r ($fields); ?>
Avrupa’nın en iyi felsefe bölümlerinden birine sahip olan Budapeşte Üniversitesi’nin girişindeki duvarda, “Ütopya hayalse, distopya onu düşlememize neden olan hayattır,” yazıyordu. Viktor Orbán yanlısı bir güruh, geçenlerde bu yazıyı silmiş. Cümlede, distopya-hayat bağlantısına yapılan vurgu, yıkıcı güçler eliyle bir kez daha kanıtlanmış böylece!