Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Carson McCullers (1917-1967), Küskün Kahvenin Türküsü’nde (1951) Güney Amerika ruhunun âdeta kılcal damarlarında dolaşır. Ritmi, akışkanlığı ve o rengin tüm tonlarını etkileyici bir dille ifade eder. Daha çok diyaloglara, insan davranışlarına ve içe işleyen duygusal atmosfere yasladığı öyküleri, gösteren, örnekleyen bir kurgu ile var olur.

//php print_r ($fields); ?>
Man Booker (yeni ismiyle Booker), İngiliz Milletler Topluluğu – Commonwealth - (Avusturalya’dan Kamerun’a, Malezya’dan Kanada’ya yirmiden fazla ülkeyi ifade eder) ve İrlanda vatandaşı yazarların İngilizce yazılmış kitaplarına verilen bir ödüldür.

//php print_r ($fields); ?>
M. Night Shyamalan'ın yazıp yönettiği Altıncı His filminin ilk gösterimleri sırasında, filmi izleyenlerin henüz izlemeyenlere yapabileceği en büyük gaddarlık, “Bruce Willis ölüymüş,” cümlesini yüksek sesle dile getirmeleriydi.

//php print_r ($fields); ?>
Roman edebiyatın bukalemunudur. Kanonik olmayan doğası gereği, kılıktan kılığa girme becerisine sahiptir. Bu durum roman kuramına, eleştirisine de yansır. Öyle ki her romanı, romancıyı aynı şekilde açıklayacak bir inceleme yöntemi bulamayız. Romancılığı tartışma götürmez isimler bile ifratla tefrit arasında gidip gelen yorumlara maruz kalabilir.

//php print_r ($fields); ?>
James Baldwin yalnızca başarılı bir romancı değil, aynı zamanda bir deneme yazarı ve gözüpek bir insan hakları savunucusuydu. Lithub, Baldwin’in doğumunun 94. yılında, 2 Ağustos günü, çeşitli yazı ve söyleşilerinden oluşturulmuş getirilmiş bir alıntı derlemesi paylaştı.

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat kelimesinin en büyük talihsizliği zaten biliniyor olması. İnsanların “zaten biliyorum” deyip sözlüklere müracaat etmediği talihsiz kavramlardan biri edebiyat. Hiç okumasak da, elimizden romanlar, öykü kitapları düşmese de edebiyat orada bir yerde aşikâr olarak durur zaten. Edebiyat kelimesinin ilk anlamı ile mecaz anlamı arasındaki tezat ise rahatsız edicidir.

//php print_r ($fields); ?>
Yayınevinizin isminden Büyüyenay’dan yola çıkalım öncelikle isterseniz; web sitesindeki yazıda ayın halleriyle insanın kemale erme, değişme, olgunlaşma sürecini benzetiyorsunuz. İsmini de bu fikirden yola çıkarak mı koydunuz?
Yayınlarınız bu “kemale erme” sürecine mi hizmet ediyor?

//php print_r ($fields); ?>
"Acıyı gördüm. Gözlerinin ortasında bir çiçek gibi büyüyen irisin önce ağır ağır büzülmesini, ardından çığlık gibi ansızın patlamasını gördüm. Titreyen dudaklar, bal mumuna dönüşen yüzleri, çöken yanakları, irileşen elmacık kemiklerini, birer mağara gibi derinleşen göz çukurlarını, kurumuş ağızların içinde pelteleşen dilleri gördüm."

//php print_r ($fields); ?>
“Ölüm fazla kesindir; bütün sebepler onun tarafında bulunur.” E. M. Cioran

//php print_r ($fields); ?>

















