Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Zerrin İren Boynudelik ve Emine Önel Kurt’un kaleme aldığı Bu Resim Ne Anlatıyor serisinin 3. kitabı Günlük Hayat, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınlarından çıktı. Serinin önceki kitaplarında Boynudelik yazar olarak yer alırken, Kurt serinin editörlüğünü üstleniyordu.
//php print_r ($fields); ?>
Chuck Palahniuk anlatıcı zekâsına ve “bakış”ına değer verdiğim bir yazar. Peki, Palahniuk’un kendisi yazarlığına değer veriyor mu, artık bundan emin değilim.
Yeni romanları, yeni hikayeleri art arda geliyor ama okurda yeni bir roman, yeni bir hikâye okuduğu hissi uyandıramıyor. Bir garip tat kalıyor geride. Kimselere itiraf edemediğiniz bir his.
//php print_r ($fields); ?>
Vladamir Nabokov, 1899 yılında St. Petersburg’da dünyaya gelmiş. Çocukluğu, asırlardır süren çarlık rejiminin sarsılmaya başladığı günlerde geçmiş. Burjuva bir ailenin çocuğu olarak iyi bir eğitim almış ve erken yaşlarda İngilizce öğrenmiş. Liberal düşünceleri benimseyen babası, Bolşevikler ile Çar Nikola arasındaki çekişmede dönemin diğer aristokratları gibi Çar’dan yana tavır almış.
//php print_r ($fields); ?>
Richard Silver, dünyayı gezerek heybetli manzaraları ve mimarisiyle onu etkileyen büyük, abidevi yapıları ölümsüzleştiren bir fotoğraf sanatçısı. Çalışmaları başta Metropolitan Sanat Müzesi olmak üzere ABD’de pek çok galeride sergilenen Silver, aynı zamanda bir kütüphane tutkunu. Silver’a göre, kütüphaneler, iç mimarileri, süslemeleri ve renkleriyle, objektifi için biçilmiş kaftan.
//php print_r ($fields); ?>
Fotoğraf, fotoğrafçının seçimi doğrultusunda düşünsel bir rota üzerinde belirlenmiş bir estetik temel ile yol alacağını kesinleştirdikten, belge ile yollarını ayırıp reklam/propaganda ile hiçbir işi olmadığına dair sözünü verdikten sonra, sanat için açılmış özel kulvarda her türlü figürü yapma özgürlüğünü veri olarak üzerinde taşıyarak üretimini tamamlar.
//php print_r ($fields); ?>
Pek çoklarından duymuş, hikâyelerden okumuşuzdur: Hayatımı yazsam roman olur! Ne ki, kurmacanın içine bir ömrü, hadi diyelim bir ömrün parçalarını sığdırmak sanıldığı kadar kolay değildir. Evet, sahiden de, her insan anlatıcısını bekleyen bir hikâyedir; ama o anlatıcının “kendi” olması işi iyiden iyiye çetrefil hale sokar.
//php print_r ($fields); ?>
Türkçemizde çok güzel, belki birazcık da eskilerde kalmış bir terkip vardır: Evrâk-ı metrûke. Metrûk (e), “terk edilmiş” demektir. Evrak ise “yaprak, kâğıt” anlamındaki “varak” kelimesinin çoğuludur. Kısaca ve kabaca, “(ölmüş birinden) geriye kalanlar” anlamında kullanılır evrâk-ı metrûke tamlaması.
//php print_r ($fields); ?>
Modernleşme dönemi Türk edebiyatının en zayıf şubesi çocuk edebiyatıdır desek
//php print_r ($fields); ?>
Yazıya beylik bir cümleyle başlayacağım: Bütün sanat dallarının temeli edebiyattır. İster ressam olun ister heykeltıraş; ister tiyatrocu olun isterse müzisyen; eserinizle temaşa edecek veya dinleyecek ‘tüketici’ye yaşamınızdan kesitler ya da kimi tespitlerle gözlemler aktarırsınız, tıpkı edebiyatçının yaptığı gibi.
//php print_r ($fields); ?>
Parlak simalar, köşe taşları, takımyıldızları, bir kuşağın son temsilcileri, koşumlarını bir dönemin ülküsüne bağlamış olanlar, reformistler... Edebiyat tarihi içerisinde gezinmek böyle bir geçit töreni izlemekten farksızdır çoğu kez.