Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

// En çok okunanlar



Kendi tuzağına düşen yazar, Chicago’dan eli boş dönen okur!

Kültürel kimlik çatışmaları, yersiz yurtsuzlaşma, kökü en derinlerde doğu-batı ayrımı, devamında ise ötekilik ve sürgün... Dünya nüfusunun belki de yarıdan fazlasını meşgul eden, ezen, hayata damgasını vuran kavramlar bunlar. Çoğunluğun içine işleyen bu dertlerden mürekkep cümle romanın, filmin, her şey bir yana, ticari başarısının altında tam da bu özdeşim yatıyor olmalı.



Masumiyet Müzesi, Pamuk’un yarası

Beklenen bir anlamda oldu, Orhan Pamuk’un Çukurcuma’da açmayı plandığı, ancak  romanın yayımlanmasından itibaren bir türlü açılmak bilmeyen Masumiyet Müzesi,  yazarın İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı ile attığı imza neticesinde, büyük ihti



"Öteki"leşenlerin Cumhuriyet tarihi

Her dağın gölgesi denize düşer... Bazı kitaplar ne kapağıyla ne yazarıyla ne de etrafta çıkan eleştirileriyle, sadece ve sadece tuhaf bir şekilde ismiyle okuru kendine çeker. Tıpkı “Her Dağın Gölgesi Deniz’e Düşer”in bana yaptığı gibi.



Haftalık sansür bülteni

Sürekli okurlarım Sabitfikir’in haber bölümünün tutkunu olduğumu, bu bölümü didik didik etmeden haftaya başlayamadığımı bilirler. “Pazartesi oldu mu, derginin başına kurulup önce keyifli bir edebiyat turu atarım”, demeyi çok isterdim tabi ama ortalıkta kol gezen genellikle, dünya edebiyat gündemi bir yana, can sıkıcı, isyan duygularını kabartıcı haberler.



“Oh Bihter, bilir misiniz ki, bu ve şu bir sevmeklere benzemiyor”!!!

Bilir misiniz ki, şu kurduğum cümleyi ve hem şimdi hem de ileride kullanacağım  tüm “ve”leri başta Halit Ziya olmak üzere tüm Edebiyat-ı Cedide yazarlarına borçlu olduğumuzu… Evet, biraz karışık bir giriş oldu, şöyle açıklayayım. “Ve” bağlacının kullanım şeklini temelde 19.yüzyıl Fransız romancılarına, Flaubert’e, Goncourte Kardeşler’e, Maupassand’a borçluyuz.

 



Türkiye’nin kadınlarını nasıl bilirdiniz?

“Türkiye’nin Kadınları ve Folklorik Özellikleri”, neresinden bakarsanız bakın ilginç bir kitapla karşı karşıyayız bu hafta. Kaleme alındığı tarih de, yazarı da, içeriği de son derece ilginç ve ilgi çekici... 1800’lü yılların sonunda Batılı bir kadın tarafından kaleme alınmış. Lucy M.J.



20. yüzyıl felsefe tarihi dersleri 2 - Aklın sorgulanmasına bağlanan insan hayatı...

Geçtiğimiz hafta, Christian Delacampagne’nin “20. Yüzyıl Felsefe Tarihi” adlı çalışması ekseninde felsefe tarihini İkinci Dünya Savaşı’na kadar getirmiştik. Bu hafta ise felsefe derslerimizi Auschwitz ve Soğuk Savaş etkisinde, sorgulanan aklın ışığında işlemeye devam ediyoruz. 



Andersen ve Rowling: Tek masal, iki yazar!

Danimarka’da bu yıl ilk kez verilen Hans Christian Andersen Edebiyat Ödülü’nü alan Harry Potter serisinin yazar



Henry James’le edebiyatın arka bahçesinde

Eleştirmenler, editörler ve edebi araştırmalar yapanlar var eder biraz da edebiyatı. Onların tutkuları, saplantıları yön verir dönemin yayın hayatına. Tek bir kişinin bir yazara,  bir döneme ya da sadece bir temaya olan ilgisi, tutkusu bile pek çok yönelimi değiştirmeye muktedirdir.  Ya, bir de işin içi boşalmış, pekala magazinleşmiş, gülünçleşmiş hali mevcuttur.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.